İsa -aleyhisselâm- hakkında bize kısa bir bilgi verebilir misiniz?
ALLAH’IN PEYGAMBERİ İSA -ALEYHİSSELÂM- HAKKINDA KISA BİLGİ
Soru: 10277
Allah'a hamdolsun ve peygamberine ve ailesine salat ve selam olsun.
– İmran kızı Meryem, sâliha ve takvâ ehli bir kadın idi. O kadar gayret ve azimle ibâdet ederdi ki, ibâdet ve taatte zamanında onun benzeri hiç kimse yoktu.
Nitekim melekler, Allah Teâlâ'nın kendisini seçtiğini ona şöyle müjdelemişlerdi:
إذ قالت الملائكة يا مريم إن الله اصطفاك وطهرك واصطفاك على نساء العالمين – يا مريم اقنتي لربك واسجدي واركعي مع الراكعين [ سورة آل عمران الآيتان: ٤٢ – ٤٣ ]
"(Ey Muhammed! Hatırlar mısın?) Melekler şöyle demişlerdi: Ey Meryem! Allah seni (kendisine itaat etmen için) seçti, seni (her türlü kötü ahlaktan) temizledi ve seni âlemlerin kadınlarına tercih etti (üstün kıldı). Ey Meryem! Rabbine itaate devam et (huşu ile namaza dur), secde et ve rükû edenlerle birlikte sen de rükû et." Âl-i İmran Sûresi: 42-43
– Sonra melekler Meryem'i, Allah Teâlâ'nın kendisine bir çocuk bahşedeceğini, onu 'kun' 'ol' kelimesiyle yaratacağını, onun da hemen oluvereceğini ve bu çocuğun isminin de İsa Mesih olacağını, onun dünya ve âhirette şânının yüce olacağını, İsrailoğullarına bir elçi olarak gönderileceğini, ona yazmayı, hikmeti, Tevrât'ı ve İncil'i öğreteceğini ve onun, kendisinden başka hiçbir peygamberde olmayan bazı özelliklere ve mucizelere sahip olacağını müjdelemişlerdi.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
إذ قالت الملائكة يا مريم إن الله يبشرك بكلمة منه اسمه المسيح عيسى ابن مريم وجيهاً في الدنيا والآخرة ومن المقربين – ويكلم الناس في المهد وكهلاً ومن الصالحين – قالت رب أنى يكون لي ولدٌ ولم يمسسني بشر قال كذلك الله يخلق ما يشاء إذا قضى أمراً فإنما يقول له كن فيكون [ سورة آل عمران الآيات: 45-47 ]
"(Ey Muhammed! Hatırlar mısın?) Melekler şöyle demişlerdi: Ey Meryem! Şüphesiz ki Allah sana kendisinden bir Kelime'yi (Allah'ın ona ol demesiyle hemen olacak bir erkek çocukla) müjdeler. Adı Meryem oğlu İsa Mesih'tir. Dünyada da, âhirette de şânı yüce ve (kıyâmet günü) Allah katında yakın kılınanlardan olacaktır. O, beşikte iken ve yetişkinlik halinde (Allah'ın kendisine vahyettiği şeylerle) insanlara konuşacaktır. (O aynı zamanda) sâlihlerden olacaktır. Meryem (bu işe şaşırmış bir halde): Rabbim! dedi. Bana bir erkek eli değmediği (evli veya iffetsiz olmadığım) halde nasıl çocuğum olur? Melek şöyle dedi: İşte Allah, dilediğini böyle yaratır. O, bir işin olmasını dileyince, ona sadece 'ol' der, o da hemen oluverir." Âl-i İmran Sûresi: 45-47
– Sonra Allah Teâlâ, meleklerin Meryem -aleyhasselâm-'ı İsa ile müjdelediklerini haber vermiş, İsa -aleyhisselâm-'ı şereflendirmesi ve onu mucizelerle desteklemesi hakkında şöyle buyurmuştur:
ويعلمه الكتاب والحكمة والتوراة والإنجيل – ورسولاً إلى بني إسرائيل أني قد جئتكم بآية من ربكم أني أخلق لكم من الطين كهيئة الطير فأنفخ فيه فيكون طيراً بإذن الله وأبرئ الأكمه والأبرص وأحيي الموتى بإذن الله وأنبئكم بما تأكلون وما تدخرون في بيوتكم إن في ذلك لآية لكم إن كنتم مؤمنين – ومصدقاً لما بين يدي من التوراة ولأحل لكم بعض الذي حرم عليكم وجئتكم بآية من ربكم فاتقوا الله وأطيعون إن الله ربي وربكم فاعبدوه هذا صراط مستقيم [ سورة آل عمران الآيات: ٤٨ – ٥١ ]
"(Melekler İsa hakkında Meryem ile konuşurken onun şu sıfatlarını da ilâve ettiler:) Allah ona yazmayı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil’i öğretecektir. Onu İsrailoğullarına elçi olarak gönderecek (o da onlara şöyle diyecektir:) Size Rabbiniz tarafından bir mûcizeyle gönderildim: Ben size çamurdan kuş şekline benzer bir şey yapar içine üflerim, o da Allah’ın izniyle hemen kuş oluverir. Keza ben anadan doğma körü ve abraşı iyileştirir, hatta Allah’ın izniyle ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yediğinizi ve biriktirip sakladıklarınızı da bilirim. Eğer inanıyorsanız, elbette bunlarda sizin için apaçık ibretler vardır. (İsa:) Keza ben, benden önce gelen Tevrât'ı doğrulayıcı olarak ve (Allah tarafından) size haram kılınan bazı şeyleri (Allah'tan bir hafiflik ve rahmet olsun diye) helâl kılmam için geldim. Doğrusu ben, (söylediğim şeylerin doğru olduğuna delil olarak) size Rabbinizden bir mucize getirdim. O halde Allah'tan korkun ve (Allah'tan size haber verdiğim şeylerde) bana itaat edin. Şüphesiz ki Allah, hem sizin, hem de benim Rabbimdir. Öyleyse, yalnızca O’na ibâdet edin. İşte dosdoğru yol budur." Âl-i İmran Sûresi: 48-51
– Yaratma konusunda mutlak kemâliyet, Allah Teâlâ'ya âittir. O dilediğini, nasıl isterse öyle yaratır. Nitekim O, Âdem -aleyhisselâm-'ı topraktan, babasız ve anasız olarak yaratmıştı. Havvâ -aleyhasselâm-'ı ise, Âdem -aleyhisselâm-'ın kamurga kemiğinden babasız ve anasız olarak yaratmış ve Âdem -aleyhisselâm-'ın neslini de bu baba ve anadan kılmıştır. İsa -aleyhisselâm-'ı da babasız olarak sadece anadan yaratmıştır. Her şeyi yaratan ve her şeyi hakkıyla bilen Allah Teâlâ, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir.
– Allah Teâlâ, Kur'an-ı Kerim'de İsa -aleyhisselâm-'ın dünyaya nasıl geldiğini tam olarak noksansız bir şekilde açıklamıştır.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
واذكر في الكتاب مريم إذ انتبذت من أهلها مكاناً شرقياً – فاتخذت من دونهم حجاباً فأرسلنا إليها روحنا فتمثل لها بشراً سوياً – قالت إني أعوذ بالرحمن منك إن كنت تقياً – قال إنما أنا رسول ربك لأهب لك غلاماً زكياً – قالت أنّى يكون لي غلام ولم يمسسني بشر ولم أك بغياً – قال كذلك قال ربك هو عليّ هين ولنجعله آية للناس ورحمة منا وكان أمراً مقضياً[ سورة مريم الآيات: ١٦ – ٢١ ]
"(Ey Muhammed!) Kitab'ta (bu Kur'an'da) Meryem’i de an! Hani o, âilesinden ayrılıp (kendi evlerine göre) doğu tarafında bir yere çekiliverdi. Onlarla kendisi arasına bir perde gerdi. Biz de ona Ruh'umuzu (Cebrail'i) gönderdik de, ona tam bir insan şeklinde görünüverdi. Meryem irkildi ve: Ben, senden (bana bir kötülük yapmandan) Rahmana sığınırım, dedi. Eğer Allah’tan korkup haramdan sakınan bir kimse isen. (Cebrail:) Ben, sana (günahlardan arınmış) tertemiz bir erkek çocuk bağışlamam için Rabbinin (sana gönderdiği) bir elçisiyim, dedi. Meryem (ona): Bana (helâl yoldan evlenme yoluyla) bir tek erkek eli değmemiş ve ben iffetsiz bir kadın da değil iken nasıl oğlum olabilir ki? (Cebrail Meryem'e:) Öyledir (Nitekim dediğin gibidir. Sana hiçbir erkek eli değmemiş ve sen iffetsiz bir kadın da değildin), ama Rabbin: Bu iş bana pek kolaydır. Çünkü biz onu insanlara kudretimizin bir alameti ve tarafımızdan bir rahmet kılacağız ve artık bu, (Levh-i Mahfuz'da) hükme bağlanmış, olup bitmiş bir iştir, dedi.” Meryem Sûresi: 16-21
– Cebrail -aleyhisselâm- ona böyle söyleyince Meryem, Allah Teâlâ'nın takdir ettiği şeye teslim olmuş, bunun üzerine Cebrail -aleyhisselâm- Meryem'in gömleğinin yakasından üflemişti.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
فحملته فانتبذت به مكاناً قصياً – فأجاءها المخاض إلى جذع النخلة قالت يا ليتني مت قبل هذا وكنت نسياً منسيا [ سورة مريم الآيتان: ٢٢ – ٢٣ ]
"(Cebrail -aleyhisselâm- gömleğinin yakasından üfledikten ve üfürüğü onun rahmine ulaştıktan sonra) Meryem ona (İsa'ya) hâmile kaldı. Bunun üzerine onunla (karnındaki çocukla insanlardan) uzak bir yere çekildi.Doğum sancısı, onu bir hurma ağacına sığındırdı. Keşke ben, bundan (bu günden) önce ölseydim de unutulup gitseydim, dedi." Meryem Sûresi: 22-23
– Sonra Allah Teâlâ, Meryem'e su ve yiyecek göndermiş ve ona hiç kimseyle konuşmamasını emretmişti.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
فناداها من تحتها ألا تحزني قد جعل ربك تحتك سرياً – وهزي إليك بجذع النخلة تساقط عليك رطباً جنياً – فكلي واشربي وقرِّي عيناً فإما ترين من البشر أحداً فقولي إني نذرت للرحمن صوماً فلن أكلم اليوم إنسياً[ سورة مريم الآيات: ٢٤ – ٢٦ ]
"Derken, (Cebrail veya İsa), ona aşağıdan şöyle seslendi:Sakın üzülme! dedi.Rabbin senin alt yanında bir su arkı meydana getirdi.Haydi, hurma dalını kendine doğru silkele, üzerine taze hurmalar dökülsün. Artık ye, iç ve (çocukla) gözün aydın olsun! Eğer herhangi bir insana rastlarsan (ve sana bu konuda sorarsa, ona): Ben Rahman’a oruç (susma orucu) adamıştım, o sebeple bugün hiç kimseyle konuşmayacağım, de.” Meryem Sûresi: 24-26
– Sonra Meryem -aleyhasselâm- çocuğu İsa'yı kucağında taşıyarak kavmine gelmişti. Kavmi onu bu halde görünce kendisine gerçekten kötü bir iş yaptığını söylemişler ve bunu reddetmişlerdi. Meryem -aleyhasselâm- onlara hiçbir cevap vermemiş ve bu çocuğu göstererek: Ona sorun, o size haber verecektir, diye işâret etmişti.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
فأتت به قومها تحمله قالوا يا مريم لقد جئت شيئاً فرياً – يا أخت هارون ما كان أبوك امرأ سوء وما كانت أمك بغياً – فأشارت إليه قالوا كيف نكلم من كان في المهد صبياً[ سورة مريم الآية: 27-29]
"Nihâyet (Meryem) onu (kucağında) taşıyarak kavmine getirdi. (Kavmi onu bu halde görünce ona ) dediler ki: Ey Meryem! Hakikaten sen, çok kötü bir iş yaptın. Ey (salih bir adam olan) Harun’un kızkardeşi! Baban kötü bir insan değildi. Annen de iffetsiz bir kadın değildi! Meryem, (sormaları ve onunla konuşmaları için) çocuğu gösterdi. Onlar:Beşikteki bebekle nasıl olur da konuşuruz? dediler."Meryem Sûresi: 27-29
– İsa -aleyhisselâm- beşikte bir bebek olmasına rağmen onlara hemen şöyle cevap vermişti:
قال إني عبد الله آتاني الكتاب وجعلني نبياً – وجعلني مباركاً أين ما كنت وأوصاني بالصلاة والزكاة ما دمت حياً – وبراً بوالدتي ولم يجعلني جباراً شقياً – والسلام علي يوم ولدت ويوم أموت ويوم أبعث حياً [ سورة مريم الآية: ٣٠ – ٣٣ ]
"(Derken bebek:) Ben, Allah’ın kuluyum, dedi. O, bana kitabı (İncil'i) verdi, beni peygamber olarak görevlendirdi.Nerede olursam olayım beni mübarek (hayır ve faydası bol) kıldı. Yaşadığım müddetçe bana namazı (devamlı ve vaktinde kılmamı) ve zekâtı farz kıldı. Anneme saygılı, hayırlı evlat kılıp, asla zorba, bedbaht ve hayırsız biri yapmadı. Doğduğum gün de, öleceğim gün de, kabirden kalkıp dirileceğim gün de selâm üzerime olsun!"Meryem Sûresi: 30-33
– Kur'an-ı Kerim'de zikredilen bu şeyler, Allah'ın kulu ve elçisi olan Meryem oğlu İsa -aleyhisselâm-'ın kıssasıdır. Fakat ehl-i kitap (yahudi ve hıristiyanlar) onun hakkında görüş ayrılığına düştüler. Nitekim onlardan bir kesim: "Meryem oğlu İsa, Allah'ın oğludur", dediler. Başka bir kesim: "Meryem oğlu İsa, üç ilahtan biridir", dediler. Başka bir kesim ise: "Meryem oğlu İsa, Allah'tır", dediler. Başka bir kesim olan mü'minler ise onun hakkında: "Meryem oğlu İsa Allah'ın kulu ve elçisidir", dediler. İşte bu sonuncusu hak olan sözdür.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
ذلك عيسى ابن مريم قول الحق الذي فيه يمترون – ما كان لله أن يتخذ من ولد سبحانه إذا قضى أمراً فإنما يقول له كن فيكون – وإن الله ربي وربكم فاعبدوه هذا صراط مستقيم – فاختلف الأحزاب من بينهم فويل للذين كفروا من مشهد يوم عظيم [ سورة مريم الآيات: ٣٤ – ٣٧ ]
"(Ey Muhammed!) İşte hakkında (yahudi ve hıristiyanların) şüphe ve tartışmalara girdikleri (sana vasfını ve haberini anlattığımız) Meryem oğlu İsa konusunda gerçeğin ta kendisi olan Allah’ın sözü budur. Allah’ın (kullarından) evlat edinmesi olacak iş değildir. O bundan münezzehtir!O, bir işi yapmak istedi mi, ona 'ol' der, o da hemen oluverir (O'na hiç bir şey engel olamaz).(İsa kavmine dedi ki:) İyi bilin ki (sizi O'na ibâdet etmeye çağırdığım) Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbidir.Öyleyse yalnızca O’na ibâdet edin. İşte dosdoğru yol budur.Sonra onun hakkında birtakım guruplar (yahudi ve hıristiyanlar) kendi aralarında ayrılığa düştüler. Artık gerçeğin meydana çıkacağı o büyük (dehşetli) güne şâhit olunduğu zaman, inkâr edenler helâk olsunlar!"Meryem Sûresi: 34-37
– İsrailoğulları dosdoğru yoldan sapınca ve Allah Teâlâ'nın çizdiği haram sınırlarını aşınca, zulmedip yeryüzünde bozgunculuk çıkardılar. Onlardan bir kesim ölümden sonraki yeniden dirilişi, hesabı ve azabı inkâr ettiler. Sonlarının ne olacağını hesap etmeden dünya zevklerine daldılar. İşte o zaman Allah Teâlâ, Meryem oğlu İsa'yı onlara bir elçi olarak gönderdi. İsa -aleyhisselâm- onlara Tevrat'ı ve İncil'i öğretmiştir.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:
ويعلمه الكتاب والحكمة والتوراة والإنجيل ورسولاً إلى بني إسرائيل [ سورة آل عمران الآيات: ٤٨ – ٥١ ]
"(Melekler İsa hakkında Meryem ile konuşurken onun şu sıfatlarını da ilâve ettiler:) Allah ona yazmayı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil’i öğretecektir. Onu İsrailoğullarına elçi olarak gönderecek (o da onlara şöyle diyecektir:) Size Rabbiniz tarafından bir mûcizeyle gönderildim: Ben size çamurdan kuş şekline benzer bir şey yapar içine üflerim, o da Allah’ın izniyle hemen kuş oluverir. Keza ben anadan doğma körü ve abraşı iyileştirir, hatta Allah’ın izniyle ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yediğinizi ve biriktirip sakladıklarınızı da bilirim. Eğer inanıyorsanız, elbette bunlarda sizin için apaçık ibretler vardır. (İsa:) Keza ben, benden önce gelen Tevrât'ı doğrulayıcı olarak ve (Allah tarafından) size haram kılınan bazı şeyleri (Allah'tan bir hafiflik ve rahmet olsun diye) helâl kılmam için geldim. Doğrusu ben, (söylediğim şeylerin doğru olduğuna delil olarak) size Rabbinizden bir mucize getirdim. O halde Allah'tan korkun ve (Allah'tan size haber verdiğim şeylerde) bana itaat edin. Şüphesiz ki Allah, hem sizin, hem de benim Rabbimdir. Öyleyse, yalnızca O’na ibâdet edin. İşte dosdoğru yol budur." Âl-i İmran Sûresi: 48-51
– Allah Teâlâ, bir hidâyet ve nûr olması ve Tevrat'ta olanları tasdik edici olması için İsa -aleyhisselâm-'a İncil'i indirmiştir.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:
وآتيناه الإنجيل فيه هدى ونور ومصدقاً لما بين يديه من التوراة وهدى وموعظة للمتقين [ سورة المائدة الآية: ٤٦ ]
"O peygamberlerin izlerince Meryem oğlu İsa'yı, kendisinden önceki Tevrat’ı tasdik edici olarak gönderdik. Ona da; hem kendisinden önceki Tevrat’ı tasdik etmesi, hem de takvâ sahiplerine (müttakilere) hidâyet ve öğüt olması için içinde hidâyet ve nur bulunan İncil'i verdik." Mâide Sûresi: 46
– İsa -aleyhisselâm-, kendisinden sonra Allah tarafından gönderilen ve adı Ahmed olan bir elçinin (peygamberin) geleceğini müjdelemiştir. O peygamber de Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'dir.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:
وإذ قال عيسى ابن مريم يا بني إسرائيل إني رسول الله إليكم مصدقاً لما بين يدي من التوراة و مبشراً برسول يأتي من بعدي اسمه أحمد فلما جاءهم بالبينات قالوا هذا سحر مبين[ سورة الصف الآية: ٦ ]
"(Ey Muhammed! Hatırlar mısın) Meryem oğlu İsa: Ey İsrailoğulları! Ben, benden önce gönderilmiş olan Tevrat'taki şeyleri doğrulayıcı ve benden sonra gelecek olan Ahmed adındaki elçiyi (peygamberi) de müjdeleyici olarak Allah'ın size gönderdiği bir elçisiyim, demişti. Fakat İsa'nın müjdelediği elçi (Muhammed) açık delillerle gelince, bu apaçık bir sihirdir, dediler." Saff Sûresi: 6
– İsa -aleyhisselâm-, İsrailoğullarını yalnızca Allah Teâlâ'ya ibâdet etmeye ve onları, Tevrat ve İncil'in hükümlerine göre yaşamaya dâvet etmeye, onlarla tartışmaya ve onların izledikleri yolun bozukluğunu onlara açıklamaya başlamıştı. Onların bu konuda inatlarını görüp onlardaki inkârın (küfrün) belirtilerini hissedince, kavmine şöyle seslenmişti:
"Allah'ın dînine yardım etmede kim benimle beraber olacak? demişti. Sayıları on iki olan Havârîler kendisine îmân etmişti.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:
فلما أحس عيسى منهم الكفر قال من أنصاري إلى الله قال الحواريون نحن أنصار الله آمنا بالله وأشهد بأنا مسلمون – ربنا آمنا بما أنزلت واتبعنا الرسول فاكتبنا مع الشاهدين [ سورة آل عمران الآيتان: ٥٢ – ٥٣ ]
"İsa onların inkârlarında ısrar ettiklerini hissedince, Allah'ın dînine yardım etmede kim benimle beraber olacak? dedi. HavârilerHavâri:(İnsanın en seçkin, en has dostu, yardımcısı anlamına gelir.
): Allah'ın dîninin yardımcıları biziz. Biz Allah’a îmân ettik. Ey İsa, bizim müslüman olup Allah’a itaat ettiğimize sen de şâhid ol! Ey Rabbimiz! İndirdiğin kitaba (İncil'e) îmân ettik ve Elçine (İsa'ya) uyduk. Sen de bizi, (birliğini -vahdâniyyetini- ve peygamberlerini tanıyan) şahitlerle birlikte yaz, dediler." Âl-i İmrân Sûresi: 52-53- Allah Teâlâ, İsa -aleyhisselâm-'ı, O'nun kudretini hatırlatan, ruhu eğiten, Allah'a ve âhiret gününe îmânı ortaya çıkarıp canlandıran büyük mucizelerle desteklemişti.
Nitekim İsa -aleyhisselâm- çamurdan kuş şekline benzer bir şey yapar içine üflerdi, o da Allah’ın izniyle hemen kuş oluverirdi. Yine, anadan doğma körü ve abraşı iyileştirir, Allah’ın izniyle ölüleri diriltirdi. İnsanlara evlerinde ne biriktirip sakladıklarını haber verirdi. Bunun üzerine yahudiler, Allah Teâlâ'nın kendilerine peygamber olarak gönderdiği İsa -aleyhisselâm-'a düşmanlık etmeye, insanları ondan yüz çevirtmeye, onu yalanlamaya ve annesini zinâ etmekle suçlamaya başladılar.
– Yahudiler, zayıf ve fakir kimselerin kendisine îmân etmeye ve onun çevresindetoplanmaya başladıklarını gördüklerinde, onu öldürmek için tuzak kurdular.Romalıları onun aleyhine kışkırttılar ve İsa'nın dâvetine izin verdiği takdirde hükümdarlığının yok olacağı konusunda Roma İmparatoruna şüphe vermeye çalıştılar.Bunun üzerine Roma İmparatoru bir ferman çıkarak İsa'nın yakalanmasını ve çarmıha gerilmesini emretti.
Allah Teâlâ, İsa -aleyhisselâm-'ı ihbar eden münâfığı, İsa -aleyhisselâm-'a benzetti. Bunun üzerine askerler onu, İsa -aleyhisselâm- olduğunu zannederek yakalayıp çarmıha gerdiler. Böylece Allah Teâlâ, onu çarmıha gerilmekten ve öldürülmekten kurtardı.
Nitekim Allah Teâlâ yahudiler hakkında şöyle buyurmuştur:
وقولهم إنا قتلنا المسيح عيسى ابن مريم رسول الله وما قتلوه وما صلبوه ولكن شبه لهم وإن الذين اختلفوا فيه لفي شك منه ما لهم به من علم إلاّ اتباع الظن وما قتلوه يقينا – بل رفعه الله إليه وكان الله عزيزاً حكيماً[ سورة النساء الآيتان:157 – ١٥٨ ]
"Ve (alaylı bir şekilde: Kendisinin) 'Allah'ın elçisi (olduğunu iddiâ eden) Meryem oğlu İsa'yı öldürdük' demeleri yüzünden onları lânetledik. Oysa onlar, İsa'yı ne öldürdüler, ne de çarmıha gerdiler. Fakat çarmıha gerdikleri kişi, onlara İsa gibi gösterildi (İsa'ya benzeyen birisini o zannederek çarmıha gerdiler).Onun hakkında görüş ayrılığına düşenler, işin doğrusundan şüphe ve şaşkınlık içindedirler. Onlar, zanna uymaktan başka hiçbir bilgileri yoktur. Onlar, İsa'yı öldürdüklerine kesin olarak inanmamakta, aksine bu konuda zanna dayanmaktadırlar.Bilakis Allah, onu (İsa'yı, bedeni ve ruhu ile) kendi katına kaldırmıştır (ve onu inkâr edenlerden temizlemiştir.) Allah,(mülkünde) güçlüdür, (işlerinde) hikmet sahibidir." Nisâ Sûresi: 157-158
– İsa -aleyhisselâm-, ölmemiştir. Aksine Allah Teâlâ onu katına yükseltmiştir.Kıyâmet gününden önce yeryüzüne inecek, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in dîninetâbi olacaktır. İsa -aleyhisselâm-'ı öldürdüklerini ve onu çarmıha gerdiklerini iddiâ eden yahudileri ve kendisi hakkında aşırıya giderek: "O, Allah'tır" veya "O, Allah'ın oğludur" veyahut "O, üç ilahtan biridir", diyen hıristiyanları yalanlayacaktır.
Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَيُوشِكَنَّ أَنْ يَنْزِلَ فِيكُمْ ابْنُ مَرْيَمَ حَكَمًا مُقْسِطًا،فَيَكْسِرَ الصَّلِيبَ، وَيَقْتُلَ الْخِنْزِيرَ، وَيَضَعَ الْجِزْيَةَ، وَيَفِيضَ الْمَالُ حَتَّى لاَ يَقْبَلَهُ أَحَدٌ [ متفق عليه ]
"Nefsim elinde olan Allah'a yemin olsun ki, Meryem oğlu İsa'nın (İslâm şeriatını uygulamak üzere) adâletli bir hâkim olarak (gökten) aranıza (bu ümmete) inmesi, haçı kırması, domuzu öldürmesi ve cizyeyi kaldırması pek yakındır. Mal öyle çoğalacak ki zekâtı kabul edecek kimse olmayacaktır." Buhârî, hadis no: 2222, Müslim, hadis no: 155
– İsa -aleyhisselâm- kıyâmet gününden önce yeryüzüne inince, ehl-i kitap kendisine îmân edeceklerdir.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
و إن من أهل الكتاب إلاّ ليؤمنن به قبل موته ويوم القيامة يكون عليهم شهيداً[ سورة النساء الآية: ١٥9 ]
"(Âhir zamanda İsa'nın yeryüzüne inmesinden sonra) Ehl-i kitaptan, ölümünden önce herkes ona îmân edecektir (ona îmân etmeyen hiç kimse kalmayacaktır).Kıyâmet gününde de (İsa, kendisini yalanlayana ve tasdik edene) şâhitlik edecektir." Nisâ Sûresi: 156-158
– Meryem oğlu İsa, Allah'ın kulu ve elçisidir. Allah Teâlâ onu, İsrailoğullarına doğru yol göstermesi ve onları yalnızca Allah'a ibâdet etmeye çağırması için göndermiştir.
Nitekim Allah Teâlâ, yahudi ve hıristiyanlara şöyle buyurmuştur:
يا أهل الكتاب لا تغلوا في دينكم ولا تقولوا على الله إلاّ الحق إنما المسيح عيسى ابن مريم رسول الله وكلمته ألقاها إلى مريم وروح منه فآمنوا بالله ورسله ولا تقولوا ثلاثة انتهوا خيراً لكم إنما الله إله واحد سبحانه أن يكون له ولد له ما في السماوات وما في الأرض وكفى بالله وكيلاً [ سورة النساء الآية: ١٧١]
"Ey Ehl-i kitap! Dininiz konusunda haddi aşmayın ve Allah hakkında haktan başka bir şey söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesih sadece Allah’ın elçisi ve Meryem'e ulaştırdığı kelimesidir.Allah tarafından gelen bir ruhtur.Gelin Allah’a ve elçilerine îmân getirin, 'ilahlar üçtür' demeyin.Kendi iyiliğiniz için bundan vazgeçin. Allah ancak tek bir ilahtır. O, çocuğu olmaktan münezzehtir. Göklerde ve yerde ne varsa, hepsi O’nundur. Koruyan ve yöneten olarak Allah yeter."Nisâ Sûresi: 171
– İsa -aleyhisselâm-'ın Allah'ın oğlu olduğunu söylemek, çok tehlikeli bir söz ve büyük bir münkerdir.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
وقالوا اتخذ الرحمن ولداً – لقد جئتم شيئاً إداً – تكاد السماوات يتفطرن منه وتنشق الأرض وتخر الجبال هداً – أن دعوا للرحمن ولداً – وما ينبغي للرحمن أن يتخذ ولداًً – إن كل من في السماوات والأرض إلا آتي الرحمن عبداً [ سورة مريم الآيات: ٨٨ – ٩٣ ]
“(O kâfirler:) Rahman evlat edindi, dediler.Siz (bunu söylemekle) çok çirkin bir şeyi ileri sürdünüz ki nerdeyse gökler çatlayacak, yer yarılacak ve dağlar yıkılıp çökecekti!Rahman’a evlat isnad etmelerinden dolayı! Halbuki evlat edinmek, Rahman’ın şânına yakışmaz. Göklerde ve yerde kim varsa, (kıyâmet günü) hepsi Rahman’a (zelil bir) kul olarak gelecektir." Meryem Sûresi: 88-93
– Meryem oğlu İsa bir insan, Allah'ın kulu ve elçisidir. Her kim, Meryem oğlu İsa Mesih'in, Allah olduğuna inanırsa, kâfir olur.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
لقد كفر الذين قالوا إن الله هو المسيح ابن مريم [ سورة المائدة الآية: ٧٢ ]
"Allah, kesinlikle Meryem oğlu Mesih'tir diyenler, muhakkak kâfir olmuşlardır. Oysa Mesih: Ey İsrailoğulları! Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a ibâdet edin. Zirâ her kim, Allah'a şirk koşarsa, Allah ona cenneti haram kılar ve onun varacağı yer de ateştir. Zâlimler için (onları cehennemden kurtaracak) yardımcılar da yoktur, demişti."Mâide Sûresi: 72
– Her kim, Meryem oğlu İsa Mesih, Allah'ın oğlu olduğunu veya üç ilahtan biri olduğunu söylerse, kâfir olur.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
لقد كفر الذين قالوا إن الله ثالث ثلاثة وما من إله إلا إله واحد وإن لم ينتهوا عما يقولون ليمسن الذين كفروا منهم عذاب أليم[ سورة المائدة الآية: ٧3 ]
“(Hıristiyanlardan:) 'Allah üç ilahtan biridir' diyenler kâfir oldular.Halbuki bir tek ilahtan başka ilah yoktur. Eğer söylediklerinden (bu bâtıl iddiâlarından) vazgeçmezlerse, içlerinden kâfir kalanlara mutlaka acıklı bir azap dokunacaktır." Mâide Sûresi: 73
– Bu sebeple Meryem oğlu İsa Mesih, bir anneden dünya gelen, yiyen, içen, ayağa kalkan, uyuyan, acı duyan ve ağlayan normal bir insandı. İlah ise, böyle şeylerden münezzehtir.O halde Meryem oğlu İsa Mesih, nasıl ilah olabilir? Aksine o, Allah'ın kulu ve elçisidir.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
ما المسيح ابن مريم إلا رسول قد خلت من قبله الرسل وأمه صديقة كانا يأكلان الطعام انظر كيف نبين لهم الآيات ثم انظر أنى يؤفكون[ سورة المائدة الآية: ٧5 ]
"Meryem oğlu İsa Mesih sadece bir elçidir. Nitekim ondan önce de elçiler gelip geçmiştir. Onun annesi de çok dürüst, son derece iffetli bir kadındı. Her ikisi de (diğer insanlar gibi) yemek yerlerdi.(Ey Muhammed!) Bak. Biz onlara delilleri nasıl açıklıyoruz. Sonra bak nasıl oluyor da akılları çelinip bu hakikatlerden vazgeçiyorlar!" Mâide Sûresi: 75
– Yahudiler, hıristiyanlar, haçlılar ve onlara uyanlar -Allah'ın lâneti onların üzerine olsun-, Meryem oğlu İsa Mesih'in dînini tahrif edip değiştirdiler ve şöyle dediler:
"Allah, insanlığı kurtarmak için öldürülmek ve çarmıha gerilmek sûretiyle oğlu Mesih'i fedâ etti.Bu sebeple bir kimsenin dilediğini yapmasında bir sakınca yoktur.Çünkü İsa bütün günahları üstlenmiştir."
-Onlar, bunu hıristiyanlar arasında yaydılar, hatta bunu inançlarından bir bölüm haline getirdiler.Bütün bu söylenenler, bâtıl ve Allah Teâlâ'ya iftira ve O'nun hakkında bilgisizce konuşmaktır.Aksine herkes, yaptıklarının rehini ve esiri olacaktır.İnsanların hayatı, üzerinde yürüyecekleri düzgün bir metod üzere olmadıkça ve helal ve haram sınırlarını bilmedikçe düzelmez.
– Bakın onlar, nasıl da yalan isnad ederek Allah Teâlâ'ya iftira ediyorlar ve Allah Teâlâ hakkında hak olmayan şeyi söylüyorlar.
Nitekim Allah Teâlâ onlar hakkında şöyle buyurmuştur:
فويل للذين يكتبون الكتاب بأيديهم ثم يقولون هذا من عند الله ليشتروا به ثمناً قليلاً فويل لهم مما كتبت أيديهم وويل لهم مما يكسبون [ سورة البقرة الآية: ٧٩ ]
"Elleriyle bir kitap yazıp, sonra onu az bir bedel karşılığında satmak için: 'Bu Allah katındandır' diyenler (hahamlar) helâk olsunlar! Onlar, elleriyle yazdıklarından dolayı helâk olsunlar! Onlar, kazandıklarından dolayı helâk olsunlar!" Bakara Sûresi: 79
– Allah Teâlâ, hıristiyanlardan, İsa -aleyhisselâm-'ın getirdiği dîne göre hareket edip ona göre yaşayacaklarına dâir kesin söz almıştı. Fakat onlar bunu değiştirip tahrif ettiler ve kendi aralarında anlaşmazlığı düştüler, sonra da ondan yüz çevirdiler. Bundan dolayı Allah Teâlâ, dünyada aralarına düşmanlık ve kini salmakla, âhirette de onları şiddetli bir azaba çarptırmakla cezalandırmıştır.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
ومن الذين قالوا إنا نصارى أخذنا ميثاقهم فنسوا حظاً مما ذكروا به فأغرينا بينهم العداوة والبغضاء إلى يوم القيامة وسوف ينبئهم الله بما كانوا يصنعون[ سورة المائدة الآية: 14 ]
"Biz, hırıstiyanlarız' (İsa Mesih'e uyanlardanız) diyenlerden de (peygamberlerine uymaları ve ve ona yardım etmeleri konusunda) kesin söz almıştık. Fakat onlar da kendilerine tebliğ olunan derslerden bir çoğunu unuttular (ona göre hareket etmeyi bıraktılar).Bu yüzden Biz de onların aralarına kıyâmet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kin saldık. Allah, (hesap günü) (dünyada) yapmakta olduklarını onlara haber verecektir." Mâide Sûresi: 14
– İsa -aleyhisselâm- kıyâmet günü Âlemlerin Rabbi'nin huzurunda duracak, Rabbi, herkesin gözü önünde ona İsrailoğullarına ne söylediğini soracaktır.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
وإذ قال الله يا عيسى ابن مريم أأنت قلت للناس اتخذوني وأمي إلهين من دون الله قال سبحانك ما يكون لي أن أقول ما ليس لي بحق إن كنت قلته فقد علمته تعلم ما في نفسي ولا أعلم ما في نفسك إنك أنت علام الغيوب – ما قلت لهم إلاّ ما أمرتني به أن اعبدوا الله ربي وربكم وكنت عليهم شهيداً ما دمت فيهم فلما توفيتني كنت أنت الرقيب عليهم وأنت على كل شيء شهيد – إن تعذبهم فإنهم عبادك وإن تغفر لهم فإنك أنت العزيز الحكيم[ سورة المائدة الآيات: 116-118 ]
"(Kıyâmet günü) Allah: Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, 'Beni ve annemi Allah'ın dışında (ibâdet edilen) iki ilah edinin' diye sen mi söyledin, buyurduğu zaman o, 'Hâşâ! Seni tenzih ederim. Benim insanlara haktan başka bir şey söylemem bana yakışmaz. Hem ben bunu söyleseydim, şüphesiz sen onu bilirdin (çünkü hiçbir şey, sana gizli-saklı kalmaz). Sen nefsimde (gizli) olanı bilirsin, halbuki ben, senin nefsinde olanı bilemem. Şüphesiz ki sen, gizlilikleri (gizli-açık her şeyi) hakkıyla bilensin.Benim onlara söylediğim, senin bana emrettiğin şeyden başkası değildir. O da, hem benim Rabbim, hem de sizin Rabbiniz olan Allah'a ibâdet edin, sözüdür. Aralarında bulunduğum sürece onların yaptıklarına şâhit idim. (Yeryüzünde) ecelimi tamamlayınca (ve beni canlı olarak göğe yükseltince), artık onların üzerine (gizli olan amellerine) sen gözetleyici oldun. Sen, her şeyi hakkıyla görensin. Eğer sen onlara azap edersen, şüphesiz ki onlar senin kullarındır (onların durumu en iyi bilen sensin.Adâletinle onlara dilediğini yaparsın.) Eğer onları (rahmetinle) bağışlarsan, sen (mülkünde) güçlü ve (işlerinde) hikmet sahibisin." Mâide Sûresi: 116-118
– Allah Teâlâ, İsa -aleyhisselâm-'a uyan ve îmân edenlerin kalplerinde şefkat ve merhamet yaratmıştır.Onlar, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'e îmân eden mü'minlere sevgi ve muhabbet beslemekte, başkalarından daha yakındırlar.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
لتجدن أشد الناس عداوة للذين آمنوا اليهود والذين أشركوا ولتجدن أقربهم مودة للذين آمنوا الذين قالوا إنا نصارى ذلك بأن منهم قسيسين ورهباناً وأنهم لا يستكبرون [ سورة المائدة الآية: 82 ]
"(Ey Muhammed!) Sen, düşmanlık bakımından insanlar içerisinde îmân edenlere en şiddetli olanların (inatları, inkârları ve hakkı küçük görmeleri sebebiyle) yahudiler ile müşrikler (Allah'a ortak koşanlar) olduğunu bulursun. Onlar içerisinde îmân edenlere sevgi bakımından en çok yakınlık duyanların ise 'biz hıristiyanlarız' diyenleri bulursun. Çünkü onların içerisinde keşişler ve râhipler vardır ve onlar (hakkı kabul etmekten) büyüklük taslamazlar." Mâide Sûresi: 82
– Meryem oğlu İsa, İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerin sonuncusudur. Allah Teâlâ ondan sonra, İsmail -aleyhisselâm-'ın soyundan olan Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'i bütün insanlara peygamber olarak göndermiştir.Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- nebî ve rasûllerin sonuncusudur.
Kaynak:
Muhammed b. İbrahim et-Tuveycrî'nin "İslâm Dîninin Esasları" adlı kitabından özetlenerek derlenmiştir