İndir
0 / 0
2701305/03/2008

NAMAZ KILAN, ORUÇ TUTAN ve GECE NAMAZINA KALKAN, FAKAT EŞİNE VE KOMŞULARINA KÖTÜLÜK EDEN KİMSE

Soru: 107873

Namazlarını mescitte kılan, gece namazına kalkan, Pazartesi ve Perşembe günleri orucu ile her ayın 13., 14. ve 15. günlerinde oruç tutan, fakat bununla birlikte hergün eşi, komşusu, eşinin tanıdıkları ve başka kimselerle sürekli tartışan ahlaksız kimse hakkında ne dersiniz?

Allah'a hamdolsun ve peygamberine ve ailesine salat ve selam olsun.

Hamd,
yalnızca Allah’adır.

Peygamber
-sallallahu aleyhi ve sellem-‘in insanlar arasında gerçekleşmesi için
gönderildiği en büyük gâyelerden birisi de, güzel
ahlaktır.Nitekim Allah Teâlâ, ehl-i kitaptan birtakım kimselerin
dışında, yeryüzünde yaşanlara bakarak onlara ve
onların içerisinde bulundukları şirk, cehâlet ve kötü
ahlaka gazap ettikten sonra, insanlar arasında hak dîni ve adâletli
hayatı ayakta tutması için, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-‘i göndermiştir.

Peygamberimiz
Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-, peygamber olarak
gönderilişindeki gâyelerden birisi olan bu büyük gâyeyi, İslâm
şeriatının getirdiği bütün inanç ve hükümleri, güzel ahlakı,
adâleti ve ihsanı ayakta tutmaktır.Muhammed -sallallahu aleyhi ve
sellem-, peygamber olarak gönderilişindeki gâyelerden birisinin ancak
bu hedef için olduğunu belirtmiştir.Bunun için de, işiten
herkesin kalbine yerleştirmek için bunu hasr/sınırlandırma edâtı
“İnnemâ” ile ifâde etmiştir.

Nitekim
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

إِنَّمَـا بُعِثْتُ لأُتَمِّمَ مَكَارِمَ
الأَخْلاقِ
[ رواه أحمد في المسند وحسنه الألباني في السلسلة الصحيحة]

“Ben,
ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” (İmam
Ahmed Müsnedi; c: 2, hadis no: 318. Elbânî de, ‘Silsiletu’l-Ehâdîsi’s-Sahîha’;
hadis no: 45’te hadisin hasen olduğunu belirtmiştir.)

Hiç
şüphe yok günümüzde bazı müslümanların karşı
karşıya kaldıkları ve sıkıntı çektikleri en
büyük problemlerden birisi de, ibâdetlerle ahlak yönlerinin birbirlerinden
ayrılmasıdır. Öyle ki bazı insanların
yaptıkları ibâdetler, geleneklere veya bazı şekillerden
ibâret olup nefis ve kalplerdeki tesirine önem vermeksizin yapılan
âyinlere benzer hâle gelmiştir. Oysa ki -en önemli ibâdetler olan-
İslâm’ın dört rüknünün gâyelerinden birisi de nefisleri terbiye
etmek ve ahlakı güzelleştirmektir.

Örneğin
namaz hakkında Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ
الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلاةَ إِنَّ الصَّلاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاءِ
وَالْمُنْكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ[ سورة العنكبوت الآية: ٤٥]

“(Ey Peygamber!) Kitab’tan (Kur’an’dan) sana vahyedilenleri oku (ve ona göre hareket
et) ve namazı da dosdoğru kıl. Zira namaz, (sahibini) her
türlü hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. (Çünkü
namazı, rükünlerine ve şartlarına riâyet ederek noksansız
kılan kimsenin kalbi nurlanır, îmânı artar, iyilik yapma gayreti
güçlenir ve kötülük yapma isteği azalır veyahut hiç kalmaz).
Şüphesiz ki Allah’ı anmak, (her şeyden) daha büyüktür.
Allah, (iyilik veya kötülük olarak) yapmakta olduğunuz (her
şeyi) bilir.”
(Ankebût
Sûresi: 45).

Ebu Hureyre’den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna
göre, o şöyle demiştir:

[1] [ رواه أحمد في
المسند وصححه المنذري في الترغيب والترهيب والألباني في السلسلة الصحيحة]

“Bir adam:

– Ey Allah’ın elçisi!
Falanca kadın, çokça nâfile namaz kılması, nâfile oruç tutması
ve sadaka vermesiyle anılır. Fakat o, diliyle komşularına
eziyet eder. (Bu kadın hakkında ne dersiniz?)
diye sordu.

Rasûlullah -sallallahu
aleyhi ve sellem-:

– O (kadın), cehennemdedir,
buyurdu.

Adam devamla:

– Ey Allah’ın elçisi!
Filanca kadın da az nâfile oruç tutması, az sadaka vermesi, az nâfile
namaz kılması ve kurutulmuş yoğurttan bir parça sadaka vermesiyle
anılır. Fakat diliyle komşularına eziyet etmez.(Bu kadın hakkında
ne dersiniz?) diye sordu.

Rasûlullah -sallallahu aleyhi
ve sellem-:

– O
(kadın), cennettedir,
buyurdu.” (İmam Ahmed Müsnedi; c: 2, hadis no: 440. Münzirî de
‘et-Terğîb ve’t-Terhîb’ s:3/321’de, Elbânî ise, ‘Silsiletu’l-Ehâdîsi’s-Sahîha’;
hadis no: 190’da hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.)

Örneğin farz oruç
da böyledir.

Peygamber -sallallahu aleyhi
ve sellem- güzel ahlakın,kabul olunan orucun semeresi olduğunu, bu
semereyi bulamayanın, tuttuğu orucunun Allah Teâlâ katında
kendisine hiçbir fayda vermeyeceğini açıklamıştır.

Nitekim Ebu Hureyre’den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna
göre, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle
buyurmuştur:

مَنْ لَمْ يَدَعْ قَوْلَ الزُّورِ وَالْعَمَلَ بِهِ، فَلَيْسَ لِلهِ
حَاجَةٌ فِي أَنْ يَدَعَ طَعَامَهُ وَشَرَابَهُ.

[رواه البخاري ]

“Kim
yalan söylemeyi ve yalanla iş görmeyi terketmezse, Allah’ın,
o kimsenin yemesini ve içmesini bırakmasına ihtiyacı
yoktur.”(Buhârî, hadis no: 1903).

Örneğin zekât da böyledir.Zirâ zekât,
nefsi tezkiye etmek ve onu, günahların kirlerinden ve kalbin âfetlerinden
temizlemektir.

Nitekim Allah -azze ve celle- bu konuda şöyle
buyurmaktadır:

خُذْ مِنْ أَمْوَالِهِمْ صَدَقَةً تُطَهِّرُهُمْ وَتُزَكِّيهِمْ
بِهَا [ سورةالتوبة:
١٠٣]

“(Ey Peygamber!) Onların mallarından belirli bir miktar
sadaka (zekât) al ki bununla (günahlarının
pisliğinden) onları temizleyesin ve onları (münafıkların
konumundan ihlaslı kimselerin konumuna) yüceltesin. (Günahlarının
bağışlanması için) onlara duâ et. Çünkü senin duâ
(ve istiğfarı)n, onlar için bir rahatlık (ve rahmettir).Allah,
her şeyi hakkıyla işiten ve (kullarının hallerini)
hakkıyla bilendir.” (Tevbe Sûresi: 103).

Aynı şekilde İslâm’ın beşinci rüknü olan hac
da böyledir.

Nitekim Allah -azze ve celle- bu konuda şöyle
buyurmaktadır:

الْحَجُّ أَشْهُرٌ مَعْلُومَاتٌ فَمَنْ
فَرَضَ فِيهِنَّ الْحَجَّ فَلا رَفَثَ وَلا فُسُوقَ وَلا جِدَالَ فِي الْحَجِّ
[ سورة البقرة الآية:
١٩٧]

“Hac, bilinen aylardadır
(bu aylar, Şevvâl, Zilkâde ve Zilhicce
ayının ilk on günüdür). Kim o aylarda kendine haccı gerekli
kılarsa (ihrama niyet ederse), hac sırasında eşiyle
cinsel ilişkiye girmek, (günah işlemek sûretiyle) Allah’a
itaattten çıkmak ve (öfke ve nefrete götüren) tartışmak
yoktur (haramdır).Ne iyilik işlerseniz, Allah onu bilir. (Kendinize,
hac yolculuğu için yemek ve içecek, âhiret yurdu için de sâlih amellerden)
azık edinin. Biliniz ki azığın en hayırlısı,
takvâdır. Ey akıl sahipleri! Yalnızca benden korkun.” (Bakara
Sûresi: 197).

Eğer bizler, İslâm
şeriatında güzel ahlakın önemini belirten Kur’an ve
sünnetten delilleri getirmeye çalışırsak, burada yazmaya
sayfalar yetmez.

Nitekim değerli âlim
İbn-i Kayyim -Allah ona rahmet etsin- “Medâricu’s-Sâlikîn”
adlı eserinde bir bölüm açmış ve o bölümü şöyle
adlandırmıştır:

“Dînin hepsi güzel
ahlaktır.Sende güzel ahlakı ziyâdeleştiren, dînde seni daha çok
ziyâdeleştirmiş olur.”

Bununla birlikte
İslâm’ın rükünlerinin temel gâyelerinden birisinin nasıl güzel
ahlak olduğunu düşünmemiz yeterlidir. Bu sebeple güzel ahlakta bu
gâyenin ne kadar büyük öneme sahip olduğuna dâir bir delil ve bunu
korumanın zorunluluğu vardır. Allah -azze ve celle-‘nin birliğine
inanan her müslümanın bunu gözönünde bulundurması gerekir.

(Soruyu soran
kardeşim!) Size düşen görev; eşine ve komşularına
eziyet veren kimseye Allah Teâlâ’dan korkmasını ve Allah -azze ve
celle-‘nin onun yaptıklarından râzı
olmadığını kendisine hatırlatmanızdır. Hatta
Allah -azze ve celle-‘nin komşusuna, eşine ve akrabalarına
eziyet eden kimseye gazap ettiğini ve kılmış olduğu
gece namazı ile nâfile orucun, kalbine, ahlakına ve duyu
organlarına etkisinin nerede olduğunu kendisine
hatırlatmanız gerekir.

Kendisine nasihat ederken
yumuşak bir üslup kullanın.Onun ibâdete gayretli olması,
inşaallah ondaki hayra delâlet eder.

Ebu Hureyre’den -Allah ondan
râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle
demiştir:

جَاءَ رَجُلٌ إِلَى النَّبِيِّ
صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ: إِنَّ فُلَانًا يُصَلِّي بِاللَّيْلِ،
فَإِذَا أَصْبَحَ سَرَقَ. قَالَ: إِنَّهُ سَيَنْهَاهُ مَا يَقُولُ.

[ رواه أحمد في
المسند ]

“Bir adam, Peygamber
-sallallahu aleyhi ve sellem-‘e gelerek:

– Falanca
kimse gece (nâfile) namaz kılıyor, fakat sabah olunca
hırsızlık yapıyor, dedi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve
sellem- buyurdu ki:

– Şüphesiz
onun söylediği şey (gece kıldığı
namazı), onu hırsızlıktan alıkoyacaktır.”
(İmam Ahmed Müsnedi; c: 2, hadis no: 447).

el-Heysemî,
‘Mecmeu’z-Zevâid’; c: 2, s: 261’de hadis hakkında şöyle
demiştir:

“Hadisin
râvileri sikattır.”

Şuayb
el-Arnaût ve Âdil Merşed, ‘İmam Ahmed’in Müsned’inin tahkiki c:
15, s: 483’de şöyle demişlerdir:

“Hadisin
isnadı sahih, râvileri ise sahihayn râvileri gibi sikattır.”

Yine de en
iyisini Allah Teâlâ bilir.

الحاشية السفلية

الحاشية السفلية
1 قَالَ رَجُلٌ: يَا رَسُولَ اللهِ!
إِنَّ فُلَانَةَ يُذْكَرُ مِنْ كَثْرَةِ صَلَاتِهَا وَصِيَامِهَا وَصَدَقَتِهَا
غَيْرَ أَنَّهَا تُؤْذِي جِيرَانَهَا بِلِسَانِهَا. قَالَ: هِيَ فِي النَّارِ.

قَالَ يَا رَسُولَ اللهِ! فَإِنَّ فُلَانَةَ يُذْكَرُ مِنْ قِلَّةِ صِيَامِهَا
وَصَدَقَتِهَا وَصَلَاتِهَا، وَإِنَّهَا تَصَدَّقُ بِالْأَثْوَارِ مِنْ الأَقِطِ،
وَلا تُؤْذِي جِيرَانَهَا بِلِسَانِهَا، قَالَ: هِيَ فِي الْـجَنَّةِ.

Kaynak

İslam Soru-Cevap Sitesi

at email

e-posta hizmetine katılım

Yeni bilgiler ve güncellemelerden haberdar olmak için e-posta hizmetimize katılmanızdan dolayı memnuniyet duyarız

phone

İslam Soru & Cevap Uygulaması

İçeriğe daha hızlı erişim ve internet olmadan gezinme yeteneği

download iosdownload android