İndir
0 / 0
14046624/03/2008

KUR’AN-I KERİM’DE EN KORKUTUCU ÂYET HANGİSİDİR?

Soru: 111414

Bu söz doğru mudur ve doğruluk payı nedir? Birçok seminerde tekrarlanıyor, Bizler de; destekleyicileri ve muhalefet edicileri arasında (iki arada bir derede) kalmış durumdayız. Sıhhati konusunda herhangi bir kaynak bulamadık.

Lütfen, mümkün olan en kısa zamanda cevaplar mısınız? Allah sizden râzı olsun.

Soru şu: Mü’minler için Kur’an’da yer alan en sert âyet hangisidir?

Kur’an da en dehşetli âyetin;  Allah Teâlâ’nın:

 ( وَقَدِمْنَا إِلَى مَا عَمِلُوا مِنْ عَمَلٍ فَجَعَلْنَاهُ هَبَاء مَّنثُورًا )) [ سورة الفرقان الآية:23]

“Onların işledikleri amelleri alırız da hepsini dağılmış zerreciklere çeviririz.” (Furkan Sûresi: 23)
Âyeti olduğu bilgisi doğru mudur?

Gerçektende bu, müminler için Kur’anda (zikri geçen) en korkunç âyet midir?  Hac, sadaka, Kur’an tilaveti, birçok iyilik, gece ibâdeti, hakka davet, oruç ve başka birçok türden (Tihâme dağı kadar) amele sahip bir müslüman gruptan bahsediliyor. Allah Teâlâ, bu amelleri, ondan kabul etmediği takdirde, bunca amelin sahibi olan bu şahıs iflas edenlerden olur! Çünkü bu amellerde ihlâs unsuru eksiktir. Bu yüzden, bu amellerin sahibi boşu boşuna yorulmuş, uykusuz ve aç kalmıştır. Kıyâmet gününde kulun azaptan ve rezil olmaktan kurtuluşu yalnızca ihlâs ile olacaktır. Ameller de yalnızca ihlâs ile (yapıldığı taktirde) kabul edilecektir.İşte bunlar, sempozyumlarda dillendirilenlerdir. Birçokları da bu sözlere itiraz ediyorlar. Çünkü bu (sözlerin) doğruluk payı yoktur. Dayanağı da yoktur. Başka birileri de destekliyorlar.Doruluk hangisindedir? Lütfen bilgi verir misiniz? Allah bütün emeklerinizi (n karşılığını) versin…

Allah'a hamdolsun ve peygamberine ve ailesine salat ve selam olsun.

Hamd,
yalnızca Allah’adır.

Birincisi:

Allah Teâlâ’ya
ibâdet; ihlâs ve bağlılık üzerine dayanmaktadır. Bu, bütün
ibâdetlerin esasıdır. İhlâs ile bağlılık bütün
peygamberlerin gayesi olmuştur. Kıyâmet gününde sevap ve ceza, ihlâs
ve bağlılık esasına göre olacaktır.Kim dünyevi
bir karşılık beklentisi içinde olmaksızın (Allah’ın
rızasını umarak) ameller işlerse, kazançlı çıkanlardan
olacaktır. Kim de, şan-şöhret, mal-mülk ve
saygınlık kazanmak maksadını gözetirse, kıyâmet
gününde (bu niyetle yaptığı amellerinin vebalinden)
kurtulamayacaktır.

İbn-i
Kesîr, “Tefsîru’l-Kur’ânil-Azîm” adlı eseri (6 /103) nde der ki:

Kur’an da
en dehşetli âyetin;Allah
Teâlâ’nın:

( وَقَدِمْنَا إِلَى مَا عَمِلُوا مِنْ عَمَلٍ
فَجَعَلْنَاهُ هَبَاء مَّنثُورًا )) [ سورة الفرقان الآية:23]

“Onların işledikleri amelleri
alırız da hepsini dağılmış zerreciklere çeviririz.”
(Furkan Sûresi: 23)

Sözü, Allah
Teala’nın; kullarını, yapmış oldukları hayır
ve şerlerden hesaba çekeceği kıyâmet günündedir.Müşriklerin
-kendilerine fayda vereceğini umarak- yaptıkları amelleri bir
şey ifade etmeyeceği haber verilmektedir. Çünkü şer’i
şart (İhlâs ve Allah’ın şeriatına bağlılık
şartı) yerine getirilmemiştir. Zira halisane yapılmayan ve
Allah’ın rızasına uygun olmayan her amel batıldır. Küfür
ehli kimselerin amelleri, ihlâs bakımından veya rizai ilahi’nin
gözetilmesi bakımından, bazen de her ikisi bakımından
noksandır. Bu durumda makbul olmaktan daha da uzak olur.

Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:

( يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لا
تُبْطِلُوا صَدَقَاتِكُمْ بِالْمَنِّ وَالأذَى كَالَّذِي يُنْفِقُ مَالَهُ رِئَاءَ
النَّاسِ وَلا يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَمَثَلُهُ كَمَثَلِ
صَفْوَانٍ عَلَيْهِ تُرَابٌ فَأَصَابَهُ وَابِلٌ فَتَرَكَهُ صَلْدًا لا
يَقْدِرُونَ عَلَى شَيْءٍ مِمَّا كَسَبُوا )) [ سورة البقرة من الآية:264]

“Ey îmân edenler! Allah’a ve âhiret gününe
inanmadığı hâlde insanlara gösteriş olsun diye malını
harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve
gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın.
Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan ve maruz
kaldığı şiddetli yağmurun kendisini çıplak
bıraktığı bir kayanın durumu gibidir. Onlar
kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler…”
(Bakara Sûresi:
264).

Âlimler; “riya” ve gösteriş
olsun diye yapılan amellerin, sevabının boşa gittiği
hususunda ittifak etmişledir. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in şu
sözü bunun delilidir:

قَالَ اللهُ تَبَارَكَ
وَتَعَالَى: أَنَا أَغْنَى الشُّرَكَاءِ عَنِ الشِّرْكِ، مَنْ عَمِلَ عَمَلًا
أَشْرَكَ فِيهِ مَعِي غَيْرِي تَرَكْتُهُ وَشِرْكَهُ.
[ رواه مسلم ]

“Allah
Tebârake ve Teâlâ buyurdu ki: Ben, kendisine
şirk koşulanların şirkinden en çok mustağni
olanıyım. Kim, bir amel işler de amelinde bana
başkasını ortak koşarsa, ( kıyâmet günü) onu şirki ile
başbaşa bırakırım.”
(Müslim,
hadis no: 2985).

İmam
Nevevî; Müslim Şerhi’nde (18/116) diyor ki:

“Burada
kastedilen, gösteriş ehli kimselerin amellerinin batıl
olduğudur. Sevabını alamayacağı gibi, günah
kazanırlar.

Şüphesiz,
bu gibi tehditler, müslümanlar için korkutmanın en korkunç
olanıdır. Gösteriş ve riyadan uzak olması ve Allah’a
karşı ihlaslı bir kalp ile yönelmesi konusunda önemli
bir unsurdur. Aksi takdirde; dağlar kadar bile olsa, riya olsun diye
yaptığı amelleri boş ve batıldır. “Riyakârane
yapılan amellerin sevabının olmayacağı” ile ilgili
olarak Fıkıh âlimlerinin detaylı görüşleri için;
İmam Gazali’nin “İhyau Ulumu’d-Dîn” adlı kitabına
bakılabilir. (4/384).

Sevban’ın
-Allah ondan râzı olsun-, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’den
rivayet ettiği meşhur hadise göre o şöyle
demiştir:

“Biliyorum
ki, ümmetimden bir kısım kavimler, kıyâmet gününde, tihame
dağları misali iyiliklerle gelirler, ancak Allah -azze ve celle-, onların
bu (iyiliklerini) darmadağın eder”.

Sevban dedi
ki:

Ey
Allah’ın Rasulü! Onları bize tarif et ki, bizler de -bilmeden-
onlardan olmayalım.

Rasûlullah -sallallahu aleyhi
ve sellem- şöyle buyurdu:

-Onlar,
sizin kardeşleriniz ve sizin aşiretinizlerinizdendir. Geceden sizin
aldığınız payı onlarda alırlar.(Sizin
gibi, onlarda geceleri ibâdet yaparlar!) Ancak, onlar öyle kimselerdir
ki, Allah’ın haram kıldığı şeylerle
karşı karşıya kaldıklarında onu
çiğnerler…” (Hadisi, İbn-i Mâce, Sünen’inde (4245) sıra
numarasıyla, Ravyani Müsned’inde (1/425) sıra sayısıyla,
Taberânî Evsat’ında (5/46) numarayla ve Sağîr’da (1/396) rivayet
etmiştir. Münzirî de “et-Terğib ve’t-Terhîb” adlı eserinde
(3/242) “râvileri güvenilir” demiştir. Albânî’de, “es-Silsiletü’s-Sahiha”
adlı kitabında “senedi sahihtir” demiştir.

Bu
insanların durumundan anlaşılan, toplum içinde
bulunduklarında doğruluk ve iyi insan rolünde görünmelerine
karşın, yalnız kaldıklarında Allah’a isyanda
bulunmalarıdır.

İkincisi:

Sadece
Allah rızası gözetilerek ve O’ndan başkası için
olmayan, halisane bir şekilde işlenen amellerin
karşılığını, Allah “iyilik” olarak yazar.
Karşılığı da cennette verilir. Başka amellere
bulaşan riya ve başka vesilelerle işlenen günahlar da o
(amellerin değerini) düşürmez. Allah Sübhanehu ve Teâlâ hazretleri,
iyilerin amellerini boşa çıkarmaz. İşleri, “iyilik” olan
müminlere haksızlık edilmez. Allah Teâlâ, Zilzal Sûresinde, genel bir
kural olarak belirttiği âyet-i kerimesinde şöyle
buyurmaktadır:

(
فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ . وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ
ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ )) [ سورة الزلزلة الآيتان: 7-8]

Kim zerre
ağırlığınca bir hayır işlerse, onun
mükâfatını görecektir. Kim de zerre
ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun
cezasını görecektir.
99/Zilzal suresi, ayet 7–8.

Şeyh’ul-İslam İbn
Teymiyye, “Mecmu’ul-Fetava” (10/321)da der ki:

“Büyük günah sahibi kimseler, Allah’ın
rızasını umarak, yapmış oldukları iyiliklerle
(O’nun huzuruna) çıktığında, -büyük günahına
karşılık cezayı hak etmiş olsa bile- Allah Teâlâ onun
sevabını verir. Ehl-i sünnet ve’l-cemaat (itikadına) göre;
Allah’ın (azabından) korkarak, halisane (bir niyetle) yapılan ve
Allah’ın emir ve yasaklarına uygun olan ameller kabul olunur.O’nun
(azabından) korkarak yapılan herhangi bir amel, başka
işlerinde günahkârlık ediyor bile olsa makbuldür. Allah korkusuyla
olmayan ameller ise, başka amellerinde itaatkâr olsa bile, kabul edilmez.” (Özetle alıntılanmıştır.)

Üçüncüsü:

Müminlerin akıbetleri konusunda
kalplerine korku salan ve ağır sorumluluklar ihtiva eden ve tehdit
içeren Kur’an-ı Kerim’deki birçok âyetin, maneviyat yolunun
yolcularının yükselmeleri ve nimetlerin en büyüğünü kazanmaları
için büyük etkisi vardır.

Süfyan es-Sevrî’den -Allah ona
rahmet etsin- rivayet edildiğine göre o şöyle
demiştir:

“Bana göre Kur’an’da;

(
قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ
لَسْتُمْ عَلَى
شَيْءٍ حَتَّى تُقِيمُوا التَّوْرَاةَ وَالإِنْجِيلَ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْكُمْ
مِنْ رَبِّكُمْ ))
[ سورة المائدة الآية:68]

“De
ki: Ey Kitap ehli! Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni

(Kur’an’ı)
uygulamadıkça hiçbir şey üzere değilsiniz.” (Mâide Sûresi:
68.) âyetten daha şiddetli bir âyet yoktur.”

İbn-i Sîrîn’den
-Allah ona rahmet etsin- rivayet edildiğine göre, o da şöyle
demektedir:

“Onlar
(münafıklar) indinde, şu âyetten daha korkunç olanı yoktur:


(
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَقُولُ آَمَنَّا بِاللَّهِ وَبِالْيَوْمِ الآَخِرِ وَمَا
هُمْ بِمُؤْمِنِينَ ))
[ سورة البقرة الآية:8]

“Öyle
insanlar da vardır ki: Allah’a ve âhiret gününe inandık, derler; Oysa
onlar mü’minler değillerdir.” (Bakara Sûresi: 8).

İmam-ı
Azam Ebu Hanife’den -Allah ona rahmet etsin-
rivâyet
edildiğine göre o şöyle demiştir:

“Kur’an da
en şiddetli âyet, Âl-i İmran Sûresi’nin şu âyetidir:


وَاتَّقُوا النَّارَ الَّتِي أُعِدَّتْ لِلْكَافِرِينَ
[ سورة آل عمران من الآية:131]

“Kâfirler
için hazırlanmış ateşten sakının.

(Âl-i
İmran Sûresi:131).

İmam Şafii’den -Allah ona rahmet etsin- rivâyet olunduğuna
göre o şöyle demiştir:

“Kur’an
da en şiddetli âyet, Allah Teâlâ’nın şu
sözüdür:

إِنَّ
الإِنْسَانَ لَفِي خُسْرٍ . إِلا
الَّذِين آَمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ
وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ
[ سورة العصر الآيات:2-3]

“İnsan gerçekten ziyan içindedir. Ancak îmân edip de sâlih
ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine
sabrı tavsiye edenler başka (Onlar ziyanda değillerdir).” (Asr Sûresi: 2-3).

İslâm âlimleri; Kur’an-ı
Kerim’deki en şiddetli âyet hakkında, başka birçok
görüş ileri sürülmüşlerdir.

Bunlardan bazıları şunlardır:

وَيُحَذِّرُكُمُ اللَّهُ نَفْسَهُ
[ سورة آل عمران من
الآية:28]

“Allah,
asıl sizi kendisine karşı dikkatli olmanız hakkında
uyarmaktadır.” (Âl-i İmran Sûresi: 28).

سَنَفْرُغُ لَكُمْ أَيُّهَا
الثَّقَلانِ

[ سورة الرحمن الآية: 31]

“Yakında sizi de hesaba
çekeceğiz, ey cinler ve insanlar!” (Rahman Sûresi: 31).

فَأَيْنَ
تَذْهَبُونَ

[
سورة التكوير الآية:26]

“(Hâl
böyle iken) nereye gidiyorsunuz?” (Tekvîr Sûresi: 26).


مَنْ يَعْمَلْ سُوءًا يُجْزَ بِهِ
[ سورة النساء من الآية:123]

“Kim
kötü bir iş yaparsa, onunla cezalandırılır.” (Nisâ Sûresi:123).


أَفَحَسِبْتُمْ أَنَّمَا خَلَقْنَاكُمْ عَبَثًا وَأَنَّكُمْ إِلَيْنَا لا
تُرْجَعُونَ

[
سورة المؤمنون الآية:115]

“Sizi
boşuna yarattığımızı ve bize tekrar
döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?”
(Mü’minûn Sûresi:115).


إِنَّ بَطْشَ رَبِّكَ لَشَدِيدٌ
[ سورة البروج الآية:12]

“Şüphesiz,
Rabbinin yakalaması çok çetindir.” (Büruc Sûresi:12).


أَمْ حَسِبَ الَّذِينَ اجْتَرَحُوا السَّيِّئَاتِ أَنْ نَجْعَلَهُمْ كَالَّذِينَ
آَمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَوَاءً مَحْيَاهُمْ وَمَمَاتُهُمْ سَاءَ مَا
يَحْكُمُونَ

[
سورة الجاثية الآية:21]

“Yoksa
kötülük işleyenler, kendilerini, inanıp salih amel
işleyenler gibi kılacağımızı;
hayatlarının ve ölümlerinin bir olacağını mı
sanıyorlar? Ne kötü hüküm veriyorlar!
(Câsiye Sûresi: 21).

Bu görüşlerle ilgili olarak,
İmam Suyutî’nin, “el-İtkan, fî Ulûmi’l-Kur’an” (2/430) ve yine
Suyuti’nin, “el-Hâvi” adlı eserlerine bakılabilir.

Allah Teâlâ
en iyi bilendir.

Kaynak

İslam Soru-Cevap Sitesi

at email

e-posta hizmetine katılım

Yeni bilgiler ve güncellemelerden haberdar olmak için e-posta hizmetimize katılmanızdan dolayı memnuniyet duyarız

phone

İslam Soru & Cevap Uygulaması

İçeriğe daha hızlı erişim ve internet olmadan gezinme yeteneği

download iosdownload android
at email

e-posta hizmetine katılım

Yeni bilgiler ve güncellemelerden haberdar olmak için e-posta hizmetimize katılmanızdan dolayı memnuniyet duyarız

phone

İslam Soru & Cevap Uygulaması

İçeriğe daha hızlı erişim ve internet olmadan gezinme yeteneği

download iosdownload android