İndir
0 / 0

İki secde arasında otururken ellerin durumu nasıl olmalıdır (eller nereye konmalıdır)?

Soru: 121658

İki secde arasında duâ ederken şehâdet parmağını hareket ettirmeye dâir soruma cevap vermenizi sizden ricâ ediyorum.

Değerli âlim Muhammed b. Salih el-Useymîn’den önce bu görüşü (yani iki secde arasında duâ ederken şehâdet parmağını hareket ettirmenin müstehap olduğunu) ileri süren başka bir âlim var mıdır?

Bu meselede tercihli görüş hangisidir?

Allah'a hamdolsun ve peygamberine ve ailesine salat ve selam olsun.

Hamd, yalnızca Allah’adır.

Değerli
âlim Muhammed b. Salih el-Useymîn’in -Allah ona rahmet etsin- bu meseledeki
görüşünün açıklaması daha önce geçmişti. Yine,
İbn-i Kayyim’in de -Allah ona rahmet etsin- bu meseledeki
görüşünü nakletmiştik.

Bu konuda (107626)
nolu sorunun cevabına bakabilirsiniz.

Değerli
âlim Muhammed b. Salih el-Useymîn’in -Allah ona rahmet etsin- bu meselede bir
risâlesi vardır. Faydalı olacağı düşüncesiyle bu
risâleyi burada zikredelim:

“Rahman
ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

Muhammed b.
Salih el-Useymîn’den, değerli âlim muhterem fazîletli kardeşime -Allah
Teâlâ onu korusun-

Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri
üzerinize olsun.

İki
secde arasında sağ elin nereye konulacağı ve nasıl
olacağı konusunda meydana gelen karmaşık durumun
açıklamasını size sunuyorum:

İki
secde arasında sağ elin konumunun, iki teşehhüdde olduğu
gibi olacağına ve namaz kılan kimsenin şehâdet
parmağını kaldırıp onunla duâ edeceğine Peygamber
-sallallahu aleyhi ve sellem-‘in sünneti açıkça delâlet etmiştir.

Nitekim
Abdullah b. Ömer b. Hattab’tan -Allah
Teâlâ ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre o şöyle
demiştir:

كَانَ النَّبِىُّ صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا جَلَسَ فِى الصَّلاَةِ وَضَعَ كَفَّهُ الْيُمْنَى عَلَى فَخِذِهِ
الْيُمْنَى، وَقَبَضَ أَصَابِعَهُ كُلَّهَا، وَأَشَارَ بِإِصْبُعِهِ الَّتِى تَلِى
الْإِبْهَامَ، وَوَضَعَ كَفَّهُ الْيُسْرَى عَلَى فَخِذِهِ الْيُسْرَى.
[ رواه
مسلم ]

“Peygamber
-sallallahu aleyhi ve sellem- namazda
oturduğu
zaman, sağ
avucunu sağuyluğunun üzerine koyar, bütün
parmaklarını yumar,
baş parmağını takip eden (şehâdet) parmağı ile
işârette
bulunur, sol avucunu da sol uyluğunun üzerine koyardı.” (Sahih-i Müslim; c:
1, s: 408-409)

Yine Müslim’in başka rivâyeti şöyledir:

كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا جَلَسَ فِي الصَّلاَةِ وَضَعَ يَدَيْهِ عَلَى
رُكْبَتَيْهِ، وَرَفَعَ إِصْبُعَهُ الْيُمْنَى الَّتِى تَلِى الْإِبْهَامَ، فَدَعَا
بِهَا، وَيَدُهُ الْيُسْرَى عَلَى رُكْبَتِهِ الْيُسْرَى بَاسِطُهَا عَلَيْهَا.

“Rasûlullah
-sallallahu aleyhi ve sellem- namazda
oturduğu
zaman, ellerini dizlerinin üzerine koyar, baş parmağını takip eden sağ (şehâdet)
parmağını
yukarı kaldırır ve onunla duâ eder, sol elini de açık bir halde sol dizinin
üzerine koyardı.”

“… namazda oturduğu
zaman” sözü, genel veya mutlaktır. Namazda iki secde arasındaki
oturuş için de geçerlidir. Buna delâlet eden İmam Ahmed’in, Vâil b.
Hucr’dan -Allah ondan râzı olsun- rivâyet ettiği şu hadis
delâlet etmektedir.

Vâil b. Hucr -Allah ondan râzı olsun-
şöyle demiştir:


رَأَيْتُ
النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَبَّرَ فَرَفَعَ يَدَيْهِ حِينَ كَبَّرَ
يَعْنِي اسْتَفْتَحَ الصَّلَاةَ، وَرَفَعَ يَدَيْهِ حِينَ كَبَّرَ، وَرَفَعَ يَدَيْهِ
حِينَ رَكَعَ، وَرَفَعَ يَدَيْهِ حِينَ قَالَ سَمِعَ اللَّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ، وَسَجَدَ
فَوَضَعَ يَدَيْهِ حَذْوَ أُذُنَيْهِ، ثُمَّ جَلَسَ فَافْتَرَشَ رِجْلَهُ الْيُسْرَى،
ثُمَّ وَضَعَ يَدَهُ الْيُسْرَى عَلَى رُكْبَتِهِ الْيُسْرَى، وَوَضَعَ ذِرَاعَهُ الْيُمْنَى
عَلَى فَخِذِهِ الْيُمْنَى، ثُمَّ أَشَارَ بِسَبَّابَتِهِ وَوَضَعَ الإِِبْهَامَ عَلَى
الْوُسْطَى، وَقَبَضَ سَائِرَ أَصَابِعِهِ، ثُمَّ سَجَدَ، فَكَانَتْ يَدَاهُ حِذَاءَ
أُذُنَيْهِ.
[ رواه أحمد ]

“Peygamber -sallallahu aleyhi
ve sellem-‘i tekbir alırken yani namaza başlama tekbirinde ellerini
kaldırırken gördüm. Tekbir alırken ellerini
kaldırdı. Rükû ederken ellerini kaldırdı. “Semiallahu
limen hamideh” derken ellerini kaldırdı ve secde etti.(Secde sırasında) ellerini
kulaklarının hizâsına koydu. Sonra sol ayağını
yayarak oturdu. Sonra sol elini sol dizinin üzerine, sağ dirseğini de
sağ uyluğunun üzerine koydu.Sonra şehâdet parmağı ile
işâret etti, baş parmağını da orta
parmağının üzerine koyarak diğer parmaklarıyla halka
yaptı. Sonra secde etti. Bu sırada (secde sırasında)
elleri kulaklarınının hizâsında idi.”(Ahmed;
4/317. Taberânî; 22/34. Abdurrazzak; 2/68 no: 2522. “el-Fethu’r-Rabbânî; 3/147)

“el-Fethu’r-Rabbânî” kitabının yazarı hadis hakkında
şöyle demiştir:

“Hadisin senedi ceyyiddir.”

Şuayb ve Abdulkadir el-Arnaût,
“Zâdu’l-Meâd”; (c:1, s: 238)’e ta’likte bulunurken şöyle
demişlerdir:

“Hadisin senedi sahihtir. Nitekim Ebu Davud (1/219)
ve Nesâî (3/30) buna yakın bir şekilde rivâyet etmişlerdir.
İbn-i Ömer’in, Sahih-i Müslim’deki hadisin bazı
lafızlarının:

“Peygamber -sallallahu aleyhi ve
sellem- teşehhüde oturduğu zaman sol elini sol dizinin üzerine,
sağ elini de sağ dizinin üzerine koydu ve eliyle elli üç yaptı, şehâdet
parmağıyla da işâret etti.”

Şeklinde geçmesine gelince bu, mutlak olanı,
mukayyed kılmaz (sınırlamaz).Çünkü Usûl âlimlerinin
cumhuruna göre mutlakın fertlerinden birisini bir hükümle zikretmek,
takyîdi (sınırlandırmayı) gerektirmez. Doğru olan da
budur.

Bazıları Vâil b. Hucr hadisinin şaz
olduğunu iddia etmişlerdir.Bu doğru değildir.Çünkü hadis
âlimlerine göre şaz; güvenilir bir râvînin kendisinden daha güvenilir
olan bir râvîye muhalif rivâyette bulunmasıdır. Peki Vâil b. Hucr’un
hadisinde muhalefet nerededir? Zira Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-‘den,
iki secde arasında sağ elini yaydığı varid
olmamıştır. Dolayısıyla (İbn-i Ömer’in
hadisi), Vâil’in hadisini destekleyici ve şâhid konumundadır. Bu
yüzden İbn-i Kayyim -Allah ona rahmet etsin- iki secde arasında
sağ elin teşehhüddeki gibi olacağı görüşündedir.”
(“Zâdu’l-Meâd”; c: 1, s: 238. Arnavut kardeşlerin tahkiki)

İbn-i Ömer’in -Allah ondan ve babasından
râzı olsun-:

” … baş parmağını takip
eden sağ (şehâdet) parmağını yukarı
kaldırır ve onunla duâ ederdi…”

Sözü, şehâdet parmağının duâ
ederken kaldırılacağına bir delildir.Bu, Ahmed’in Müsnedi’nde
(4/318) geçen Vâil b. Hucr’un şu hadisini teyid etmektedir:

“…şehâdet
parmağını hareket ettirip onunla duâ ederken gördüm…”

Buna göre; kendisine yalvarmış olduğu
Allah Teâlâ’nın yüceliğine işâret
etmek için her duâ cümlesine geldiğinde şehâdet
parmağını hareket ettirmek meşrûdur. Bu hareket ettirme
fiili, İbn-i Ömer’in -Allah ondan ve babasından râzı olsun-
hadisinde gelen mutlak işâretten fazla bir durumdur.Zirâ bu işâret, sadece
duâ anında değil de oturuşun tamamında olmalıdır.
Dolayısıyla şehâdet parmağını sanki bir şeye
işâret ediyormuş gibi kaldırır. Fakat şehâdet
parmağı biraz aşağıya doğru eğik
olmalıdır. Nitekim Sünen-i Ebî Davud’da (3/32) böyle
gelmiştir.

Diğer taraftan bu konuda yazmış
olduğum şeyin, karmaşık durumu açıklamış
olmasını ümit ederim.

Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri
üzerinize olsun.

Bu yazı, 2.8.1411 Hicrî tarihinde kaleme
alınmıştır.” (“Mecmû’u Fetâvâ İbn-i
Useymîn”; c: 13, s: 195)

Allah Teâlâ en iyi bilendir.

Kaynak

İslam Soru-Cevap Sitesi

at email

e-posta hizmetine katılım

Yeni bilgiler ve güncellemelerden haberdar olmak için e-posta hizmetimize katılmanızdan dolayı memnuniyet duyarız

phone

İslam Soru & Cevap Uygulaması

İçeriğe daha hızlı erişim ve internet olmadan gezinme yeteneği

download iosdownload android