Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in doğum gününün, müslümanlar için önemi nedir?
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in doğum günü, ne zaman ve nasıl kutlanır?
Hristiyan bir bayan, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-‘in doğum gününü ve müslümanlar için bu günün önemi hakkında sormaktadır.
Soru: 13810
Allah'a hamdolsun ve peygamberine ve ailesine salat ve selam olsun.
Birincisi:
Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-, Allah'ın elçisi olup insanların hepsine birden gönderilmiştir. Allah Teâlâ insanları, onun vesilesiyle şirk karanlığından çıkarıp îmân nuruna ileterek kurtarmış ve onların ellerinden tutarak onları dalâletten hidâyete ve dosdoğru yola iletmiştir.
Önemli olması sebebiyle (11575) nolu sorunun cevabına bakabilirsiniz.
Bu soru, sizin için, İslâm dîni hakkında geniş çaplı araştırma yapmanıza bir başlangıç oluşturmasını, İslâm dînini tanımanızı ve onun hakkında birçok yeterli bilgiyi okumanıza vesile olmasını ümit ederim.
Bu hanîf dîn İslâm hakkında daha fazla bilgiye sahip olabilmeniz için Kur'an-ı Kerim tercemesi (meâli) elde etmeye gayret etmelisiniz. Hiç şüphe yok ki bu dîne girdiğiniz zaman İslâm'da bize kız kardeş olmakla mutluluğumuz kat be kat artacaktır.
İkincisi:
İslâm'da ibâdetler, büyük bir esas (temel) üzerine kurulmuştur. O esas ise şudur:
Allah -azze ve celle-'nin, kitabı Kur'an-ı Kerim'de meşrû kıldığı ile Peygamberi ve Elçisi Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in getirdiği sünnetten başka bir şeyle Allah Teâlâ'ya ibâdet etmek, hiç kimseye câiz değildir.
Her kim, Allah -azze ve celle-'ye, Allah Teâlâ'nın ve Elçisi Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in emretmediği bir şeyle ibâdet ederse, şüphe yok ki Allah -azze ve celle- o şeyi ondan asla kabul etmez.
Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bize bunu şu hadisi ile haber vermiştir.
Âişe'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki
مَنْ أَحْدَثَ فِي أَمْرِنَا هَذَا مَا لَيْسَ مِنْهُ فَهُوَ رَدٌّ. [ متفق عليه ]
"Her kim, bu işimizde (dînimizde) onda olmayan bir şeyi ona ihdâs eder (açık veya gizli Kur'an ve sünnette aslı olmayan bir şey getirir)se,o ihdâs ettiği şey, kendisine reddolunmuştur (bâtıldır)." (Buhârî ve Müslim).
Bu ibâdetlerden birisi de, bayramlardır. Zirâ Allah -azze ve celle- kutlamamız için bize iki bayramı (Ramazan bayramı ile Kurban bayramını) meşrû kılmıştır. Bu iki bayramın dışında bir bayramı kutlamak, câiz değildir.
Bu konuda (486) nolu sorunun cevabına bakabilirsiniz.
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in doğduğu günü (Mevlid-i Nebevî'yi) kutlamaya gelince, bilinmesi gerekir ki, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bize bu günü kutlamayı meşrû kılmamış, kendisi de bu günü kutlamamıştır. Aynı şekilde ashâbı da -Allah onlardan râzı olsun- bu günü kutlamamışlardır. Halbuki onlar, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'i bizden daha fazla seviyorlardı ama bununla birlikte onlar bu günü kutlamamışlardır. Bu sebeple biz, Allah -azze ve celle-'nin, Peygamberi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in emirlerine uymamızı emretmiş olduğu emrine uyarız.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur
… وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانتَهُوا … [ سورة الحشر من الآية: 7 ]
"Rasûl size neyi verdiyse (hüküm olarak neyi meşrû kıldıysa) onu hemen alın.Neyi de (almaktan veya yapmaktan) yasakladıysa ondan hemen vazgeçin." (Haşr Sûresi: 7).
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- de bu konuda şöyle buyurmuştur
… فَإِنَّهُ مَنْ يَعِشْ مِنْكُمْ بَعْدِي فَسَيَرَى اخْتِلافًا كَثِيرًا، فَعَلَيْكُمْ بِسُنَّتِي وَسُنَّةِ الْخُلَفَاءِ الْمَهْدِيِّينَ الرَّاشِدِينَ، تَمَسَّكُوا بِهَا وَعَضُّوا عَلَيْهَا بِالنَّوَاجِذِ، وَإِيَّاكُمْ وَمُحْدَثَاتِ الْأُمُورِ، فَإِنَّ كُلَّ مُحْدَثَةٍ بِدْعَةٌ، وَكُلَّ بِدْعَةٍ ضَلالَةٌ.
[ رواه أبو داود وصححه الألباني في صحيح أبي داود ]
"Zirâ sizden her kim, benden sonra yaşarsa, (dînde) çok ihtilaflar görecektir. Bu sebeple benim sünnetime ve benden sonraki doğru yolu bulmuş râşid halîfelerimin sünnetini alın ve onlara, azı dişlerinizle ısırırcasına sımsıkı sarılın. (Dînde aslı olmayıp) sonradan çıkarılan yeniliklerden sakının. Çünkü (dînde) sonradan çıkarılan her yenilik, bid'attir.Her bid'at, dalâlettir (sapıklıktır).Her dalâlet (in sahibi) de, ateştedir." (Ebu Davud rivâyet etmiş, Elbânî de 'Sahih-i Ebî Davud; hadis no: 3851'de hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.)
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in sevgisini açıklayan şeylerden birisi de, emrettiği ve yasakladığı her işte ona uymak ve itaat etmektir.İşte bunlardan birisi de doğduğu günü (Mevlidi-i Nebevî'yi) kutlamamak sûretiyle kendisine uymak ve itaat etmektir.
Bu konuda (5219) ve (10070) nolu soruların cevaplarına bakabilirsiniz.
Bir kimse, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in doğduğu günü yüceltmek ve ona saygı göstermek istiyorsa,onun yerine başka bir şer'î seçenek (alternatif) getirmelidir: İşte o seçenek de, (nâfile olarak tutulan) Pazartesi günü orucudur. Bu oruç, sadece Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in doğduğu güne özel değildir. Aksine her Pazartesi günüdür.
Nitekim Ebu Katâde el-Ensârî'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ سُئِلَ عَنْ صَوْمِ الِاثْنَيْنِ. فَقَالَ: فِيهِ وُلِدْتُ، وَفِيهِ أُنْزِلَ عَلَيَّ. [ رواه مسلم ]
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e, Pazartesi günü orucu hakkında sorulunca o şöyle buyurmuştur:
– O günde (Pazartesi günü) dünyaya geldim (doğdum) ve o günde (Pazartesi günü) bana vahiy (Kur'an âyetleri) inmeye başladı." (Müslim; hadis no: 1987).
Perşembe günü ise, amelelr kaldırılır ve Allah Teâlâ'ya arz edilir.
Sözün özü:
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in doğum gününü kutlamayı, ne Allah -azze ve celle-, ne de Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- meşrû kılmıştır. Dolayısıyla müslümanların, onun doğum gününü (Mevlid-i Nebevî'yi) kutlamaları câiz değildir. Aksine Allah Teâlâ'nın emrine boyun eğmeleri ve Elçisi Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in emrine itaat etmeleri gerekir.
Allah Teâlâ'dan sizi hidâyete ve dosdoğru yola iletmesini niyâz ederiz.
Allah Teâlâ en iyi bilendir.
Kaynak:
Şeyh Muhammed Salih El Muneccid
İlgili konular