İndir
0 / 0
805408/04/2010

Kabzetmeden (eline almadan) önce sadakadan dönmek (vermekten vazgeçmek)

Soru: 146237

Ben, ihtiyacından dolayı birisine malımdan bir miktar para vermeye niyet ettim. Fakat ben, paraya olan acil ihtiyacımdan dolayı sadaka vermekten vazgeçtim.Bu arada ben, bu şahsa para vereceğimi kendisine haber vermedim.

Bu davranışımın hükmü nedir?

Allah'a hamdolsun ve peygamberine ve ailesine salat ve selam olsun.

Cevap:

Hamd, yalnızca
Allah’adır.

Birincisi:

Sadakanın fazîletinin ve Allah Teâlâ’nın,
sadaka verenlerin onlar için ne büyük mükafatlar
hazırladığını soruyu soran kardeşim gayet iyi
biliyordur.

Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle
buyurmuştur:


إِنَّ الْمُصَّدِّقِينَ
وَالْمُصَّدِّقَاتِ وَأَقْرَضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا
يُضَاعَفُ
لَهُمْوَلَهُمْ أَجْرٌ
كَرِيمٌ
[ سورة الحديد الآية: 18 ]

“Şüphesiz(mallarından) sadaka
veren erkeklerle sadaka veren kadınlar
ve Allah’a güzel bir borç
verenler (Allah yolunda gönül hoşnutluğuyla harcayanlar) var
ya, (bu amellerine karşılık
verdikleri)onlara kat kat ödenir.
Ayrıca onlara çok değerli bir mükâfat da(onlara bunun üzerinde büyük
bir karşılık; cennet de) vardır.”[1]

Allah Teâlâ yine şöyle buyurmuştur:


الَّذِينَ يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ
بِاللَّيْلِ وَالنَّهَارِ سِرًّا وَعَلَانِيَةً فَلَهُمْ أَجْرُهُمْ
عِنْدَ
رَبِّهِمْ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
[ سورة البقرة
الآية:274 ]

“Mallarını
gece gündüz;gizli ve açık Allah yolunda harcayanlar var ya, onların
Rableri katında mükâfatları vardır.Onlara
(âhirette) korku
yoktur. Onlar (dünya nimetlerinden kaybettiklerine) mahzun
da olmayacaklardır.”[2]

Sadakanın fazîleti hakkında âyet ve hadisler pek çoktur.

(36783) nolu sorunun cevabında bu âyet ve hadislere
bakabilirsiniz.

İkincisi:

Fakirin, bizzat kendisinin veya vekili yoluyla, sadakanın fakirin
eline geçmesinden önce sadaka sahibinin sadakasından dönmesinde
(vermekten vazgeçmesinde) bir sakınca yoktur. Çünkü fakir,
sadakayı eline almadan ona sahip olmuş sayılmaz. Fakir,
sadakayı eline almadıkça sadaka sahibinin mülkiyetinde
sayılır.

Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle
buyurmuştur:

إِن
تُبْدُواْ الصَّدَقَاتِ فَنِعِمَّا هِيَ وَإِن تُخْفُوهَا وَتُؤْتُوهَا
الْفُقَرَاء فَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْ وَيُكَفِّرُ عَنْكُمْ مِنْ سَيِّئَاتِكُمْ وَاللهُ
بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ
[ سورة البقرة الآية: 271 ]

“Eğer sadakaları
açıktan verirseniz, ne güzel (sadaka vermiş olursunuz)!
Fakat onları gizleyerek fakirlere verirseniz, bu, (riyâdan uzak olduğundan dolayı) sizin
için daha hayırlıdır ve günahlarınızdan bir kısmına da keffâret olur.Allah, yaptıklarınızdan
hakkıyla haberdardır.”[3]

Değerli âlim Muhammed b. Salih el-Useymîn -Allah ona rahmet etsin- yukarıdaki
âyetin tefsirinde şöyle demiştir:

“Bu âyetten çıkarılan faydalardan birisi de şudur:
Sadaka, fakirin eline ulaşmadıkça sadaka sayılmaz. Çünkü
Allah Teâlâ âyette: ‘Fakat onları (sadakaları) gizleyerek fakirlere
verirseniz,…’ diye buyurmuştur.”

Ebu Seleme’nin kızı Ümmü Gülsüm’den -Allah ondan ve
babasından râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre o
şöyle demiştir:


لَمَّا تَزَوَّجَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أُمَّ
سَلَمَةَ قَالَ لَهَا: إِنِّي قَدْ أَهْدَيْتُ إِلَى النَّجَاشِيِّ حُلَّةً
وَأَوَاقِيَّ مِنْ مِسْكٍ، وَلَا أَرَى النَّجَاشِيَّ إِلَّا قَدْ مَاتَ، وَلَا
أَرَى إِلَّا هَدِيَّتِي مَرْدُودَةً عَلَيَّ، فَإِنْ رُدَّتْ عَلَيَّ فَهِيَ
لَكِ…
[ قال الحافظ في فتح الباري: إسناده حسن ]

“Rasûlullah -sallallahu
aleyhi ve sellem- Ümmü Seleme ile evlenince
ona şöyle dedi:

-Ben
Necâşi’ye bir hırka, bir okka da misk hediye
gönderdim.Görüyorum ki
Necâşi ölmüş
ve hediyelerim de bana geri gelecektir.
Eğer onlar bana
geri gelirse, onlar senindir….(Nitekim öyle oldu.Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-
her hanımına bi­rer
okka misk verdi.Ümmü Seleme’ye de miskin geri kalanını
ve hırkayı verdi.)”[4]

Mansur
b. Yunus el-Behûtî -Allah ona rahmet etsin-şöyle demiştir:

“Kim, bir şeyi sadaka olarak vermek için ayırır veya
sadakayı kendisi adına vermesi için birisini vekil tayin eder de
sonra tasadduk etmekten vazgeçerse, nefsine ve şeytanlara aykırı
davranmak için tasadduk etmekten vazgeçmemesi sünnettir.Fakat tasadduk etmekten
vazgeçmemesi kendisine farz veya vâcip değildir.Çünkü sadaka,
kabzetmeden önce karşı tarafın mülkiyetine geçmiş
sayılmaz.”[5]

Bu, pek çok fakihin görüşüdür. Bu konuda bkz:
“el-Muğnî”, c: 5, s: 379 ve 383.

Sadaka, karşı tarafın kendi eline veya vekilinin eline
geçerse, ilim ehlinin ittifakıyla sadakadan dönmek câiz
değildir.

Nitekim Abdullah b. Abbas’tan -Allah ondan ve babasından râzı
olsun- rivâyet olunduğuna göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve selem- bu
konuda şöyle buyurmuştur:

الْعَائِدُ فِي هِبَتِهِ كَالْكَلْبِ يَقِيءُ ثُمَّ يَعُودُ
فِي قَيْئِه.
[ رواه البخاري ]

“Hibesinden dönen, kustuktan sonra
tekrar kusmuğuna dönen (kusmuğunu yalayan) köpek gibidir.”[6]

Başka bir rivâyette şöyle
buyurmuştur:

الْعَائِدُ فِي
صَدَقَتِهِ كَالْكَلْبِ يَقِيءُ ثُمَّ يَعُودُ فِي قَيْئِه.
[ رواه البخاري ]

“Hibesinden dönen, kustuktan sonra
tekrar kusmuğuna dönen (kusmuğunu yalayan) köpek gibidir.”[7]

Ömer b. Hattab’tan -Allah ondan râzı olsun- rivâyet
olunduğuna göre, o şöyle demiştir:

مَنْ وَهَبَ هِبَةً لِصِلَةِ رَحِمٍ أَوْ عَلَى وَجْهِ صَدَقَةٍ،
فَإِنَّهُ لَا يَرْجِعُ فِيهَا…
[ رواه مالك في الموطأ وصححه الألباني في
الإرواء الغليل ]

“Kim, sılâ-i
rahim veya sadaka olsun diye bir hibede bulunursa, o hibesinden dönemez…”[8]

Nitekim İmam Buhârî -Allah ona rahmet etsin- sahihinde: “Hiç
kimsenin hibesi ve sadakasından dönmesi (vazgeçmesi) helal
olmaz” diye bir bölüm açmıştır

Hâfız İbn-i Hacer -Allah ona rahmet etsin- bu konuda
şöyle demiştir:

“Sadakaya gelince, (âlimler), karşı tarafın eline
geçtikten sonra sadakadan dönmenin câiz olmadığı konusunda
ittifak etmişlerdir.”[9]

Kısaca ifâde etmek gerekirse,
bir kimse, malından bir miktar tasadduk etmek isterse, -fakirin eline
geçmediği sürece- sadakayı vermesi kendisi için daha evlâdır,
fakat farz veya vâcip değildir.Eğer sadaka fakirin eline geçerse, âlimlerin
ittifakıyla sadakadan dönmek câiz değildir.

Allah Teâlâ en iyi bilendir.

[1]

Hadîd
Sûresi: 18

[2]

Bakara
Sûresi: 274

[3]

Bakara
Sûresi: 271

[4]

Buhârî.
Hâfız İbn-i Hacer, Fethu’l-Bârî’de; “hadisin isnadı
hasendir”, demiştir.

[5]

“Dekâiku
Uli’n-Nuhâ”, c: 1, s: 468

[6]

Buhârî,
hadis no: 2589

[7]

Buhârî,
hadis no: 2623

[8]Elbânî, “İrvâu’l-Ğalîl”, c: 6, s: 55’te
isnadının sahih olduğunu belirtmiştir.

[9]

“Fethu’l-Bârî

Kaynak

İslam Soru-Cevap Sitesi

at email

e-posta hizmetine katılım

Yeni bilgiler ve güncellemelerden haberdar olmak için e-posta hizmetimize katılmanızdan dolayı memnuniyet duyarız

phone

İslam Soru & Cevap Uygulaması

İçeriğe daha hızlı erişim ve internet olmadan gezinme yeteneği

download iosdownload android