İndir
0 / 0
477412/12/2012

Ölüye bağışlanan sadakanın sevâbının ölüye nurdan bir tabakta sunulması hakkında rivâyet edilen uydurma hadis

Soru: 184957

Şu hadisin sıhhati nedir?

“Ölülere duâ ettiğiniz zaman, o duâyı ölüye ulaştıran melek, ölünün huzuruna elinde nûrdan bir tabak olduğu halde girerek ona şöyle der: Bu filân kardeşinden gelen hediyedir. Filân yakınından sana gönderilen armağandır. Bunun üzerine ölü bu hediyeyle sevinir.”

Allah'a hamdolsun ve peygamberine ve ailesine salat ve selam olsun.

Hamd, yalnızca
Allah’adır.

Bu,
uydurma bir hadistir. Teberânî hadisi şöyle rivâyet etmiştir:

Muhammed
b. Davud b. Eslem es-Sadefî’den, o, Ubeydullah b. Abdullah el-Munkedirî’den, o,
Muhammed b. İsmail b. Ebî Fudeyk’ten şöyle demiştir: Ebu
Muhammed eş-Şâmî’yi şöyle derken işittim: Ebu
Hureyre’nin işittiğime göre, o Enes b. Mâlik’ten şöyle
dediğini işitmiştir: “Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve
sellem-‘i şöyle derken işittim:


مَا مِنْ أَهْلِ بَيْتٍ يَمُوتُ مِنْهُمْ مَيِّتٌ فَيَتَصَدَّقُونَ عَنْهُ بَعْدَ
مَوْتِهِ ، إِلَّا أَهْدَاهَا إِلَيْهِ جِبْرِيلُ عَلَيْهِ السَّلَامُ عَلَى
طَبَقٍ مِنْ نُورٍ ، ثُمَّ يَقِفُ عَلَى شَفِيرِ الْقَبْرِ فَيَقُولُ: يَا صَاحِبَ
الْقَبْرِ الْعَمِيقِ ، هَذِهِ هَدِيَّةٌ أَهْدَاهَا إِلَيْكَ أَهْلُكَ
فَاقْبَلْهَا. فَيَدْخُلُ عَلَيْهِ، فَيَفْرَحُ بِهَا وَيَسْتَبْشِرُ، وَيَحْزَنُ
جِيرَانُهُ الَّذِينَ لَا يُهْدَى إِلَيْهِمْ بِشَيْءٍ.
[رواه الطبراني في
المعجم الأوسط]

“Herhangi
bir ev halkından birisi ölür de vefâtından sonra yerine
onun adına sadaka
verirlerse, Cebrâil -aleyhisselâm-
o sadakayı
nurdan bir tabak
üstünde ona hediye eder. Sonra kab­rinin kenarında durup şöyle
der:

-Ey
derin kabrin
sahibi! Bu senin âilenin sana gönderdigi bir he­diyedir. Onu al kabul et.

Bunun
üzerine o
hediye onun kabrine girer. Ölüonunla
sevi­nir ve müjdelenir. Kendilerine bir hediye verilmeyen komşuları ise
ise üzülürler.”[1]

Taberânî -Allah ona rahmet etsin- bu
hadisi rivâyet ettikten sonra şöyle demiştir:

“Bu hadis, bu isnaddan başka
bir yolla Enes’ten rivâyet edilmemektedir. İbn-i Ebî Fudeyk bu hadisin
rivâyetinde müteferrid kalmıştır.”

Heysemî -Allah ona rahmet etsin- bu
hadis hakkında şöyle demiştir:

“Teberânî bu hadisi,
el-Mu’cemu’l-Evsat’ta rivâyet etmiştir. Hadisin râvileri arasında
Muhammed eş-Şâmî diye birisi vardır ki, el-Ezdî onun
hakkında: ‘Yalancıdır’, demiştir.”[2]

Değerli hadis âlimi Elbânî -Allah
ona rahmet etsin- bu hadis hakkında şöyle demiştir:

“Hadis, uydurmadır.
Hadisin
âfeti, Ebu Muhammed eş-Şâmî’dendir.

Zehebî onun hakkında
şöyle demiştir: ‘Bazı tabiînden münker bir hadis rivâyet
etmiştir.

Ezdî onun hakkında şöyle
demiştir: ‘Yalancıdır.’

Lisânu’l-Arab yazarı
şöyle demiştir: “Zehebî ve Ezdî, sanırım münker
hadis demek istedikleri hadis, bu hadistir.”[3]

Bu sözün, Nebi -sallallahu aleyhi
ve sellem-‘e nisbet edilmesi câiz değildir. Hadisin durumunu beyan etmenin
ve onu rivâyet etmekten sakındırmanın dışında bu
hadisi rivâyet etmek de câiz değildir. Çünkü Nebi -sallallahu
aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:


مَنْ حَدَّثَ عَنِّي بِحَدِيثٍ يُرَى أَنَّهُ كَذِبٌ فَهُوَ أَحَدُ الْكَاذِبِينَ.

[رواه مسلم في مقدمة الصحيح]

“Kim yalan
olduğunu bildiği halde benden bir hadis anlatırsa iki
yalancıdan biri kendisidir.”[4]

İmam Nevevî -Allah ona rahmet
etsin- bu hadisin şerhinde şöyle demiştir:

“Bu hadis, Nebi -sallallahu aleyhi
ve sellem-‘e yalan nisbet etmenin ve ona yalan nisbet etmeye tevessül etmenin
ne kadar tehlikeli olduğuna ve rivâyet ettiği hadisin yalan
olduğu zannına ağır bastığı halde, onu rivâyet
edenin iki yalancıdan birisi olduğuna delâlet eder.Olmayan bir
şeyi haber veren bu kimse, nasıl yalancı olmasın?”

Bu konuda şu lafızla
başka bir hadis gelmiştir:

مَا الْمَيِّتُ فِى قَبْرِهِ إِلَّا كَالْغَرِيقِ
الْمُسْتَغِيثِ يَنْتَظِرُ دَعْوَةً تَلْحَقُهُ مِنْ أَبٍ أَوْ أُمٍّ اَوْ أَخٍ أَوْ
صَدِيقٍ، فَإِذَا لَحِقَتْهُ كَانَتْ أَحَبَّ إِلَيْهِ مِنَ الدُّنْيَا وَمَا
فِيهَا، وَ إِنَّ اللهَ لَيُدْخِلُ عَلَى أَهْلِ الْقُبُورِ مِنْ دُعَاءِ أَهْلِ
اْلأَرْضِ أَمْثَالَ الْجِبَالِ، وَ إِنَّ هَدِيَّةِ اْلأَحْيَاءِ إِلَى اْلأَمْوَاتِ
اْلاِسْتِغْفِارُ لَهُمْ.

“Ölü,
kabrindeboğulmak üzere olup imdat
isteyen kimse gibidir.Babasından, annesinden, kardeşinden veya dostundan kendisine ulaşacak bir duâyı
bekler.O duâ kendisine ulaşınca, dünya ve içindekilerden kendisine
daha sevimli olur. Allah Teâlâ, yer ehlinin duâsından kabir ehline,
dağlar gibi (rahmetler) indirir. Şüphesizhayatta olanların ölülere hediyesi, onlar için istiğfarda
bulunmaktır.”[5]

“Ölülere duâ ettiğiniz
zaman, o duâyı ölüye ulaştıran melek, ölünün huzuruna
elinde nûrdan bir tabak olduğu halde girerek ona şöyle der: Bu
filân kardeşinden gelen hediyedir. Filân yakınından sana
gönderilen armağandır. Bunun
üzerine ölü bu hediyeyle sevinir.”

Lafızlı
hadise gelince, ister bu lafızla olsun, isterse ilk lafızla olsun, Nebi
-sallallahu aleyhi ve sellem-‘den bu hadisin aslına
rastlamadık.Dolayısıyla hadisin Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-‘e
nisbet edilmesi câiz değildir.Aynı şekilde hadis, Nebi
-sallallahu aleyhi ve sellem-‘e nisbet edilmese bile, onu zikretmek (rivâyet
etmek) de câiz değildir. Çünkü berzah hayatı, gaybî
şeylerdendir. Bu konuya dalmak ve ilimsiz olarak onda konuşmak câiz
değildir.

Allah Teâlâ en iyi bilendir.

[1]

Taberânî,
“el-Mu’cemu’l-Evsat”, hadis no: 6504

[2]

Heysemî,
“Mecmeu’z-Zevâid”, c: 3, s:139

[3]

Elbânî,
“Silsiletu’l-Ehâdîsi’d-Daîfe”, s: 486

[4]
Müslim, Mukaddime, c: 1, s: 7.

Tirmizî:Ebu Muhammed, Abdullah b. Abdurrahman’a,

Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-’in: “Kim
yalan olduğunu bildiği halde benden bir hadis anlatırsa iki
yalancıdan birisidir.”

Bu hadisi hakkında
şöyle sordum:”Bir
hadisi senedinin yanlış olduğunu, bildiği halde rivâyet
eden kişinin
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-‘in bu hadisine
girmesinden korkulur mu? Ya da herkes tarafından mürsel olarak rivâyet
edilen bir hadisi, müsned olarak rivâyet etse veya senedini
değiştirse, bu hadisin hükmüne girer mi?

Şöyle cevap verdi:
“Hayır, fakat bir kimse bir hadis rivâyet ettiği zaman,

Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-’den o hadisin aslı bilinmediği halde onu
yine rivâyet ederse, bu hadisin hükmüne girmesinden korkarım.”

[5]

Beyhakî, Şuabu’l-Îmân, hadis no: 7905. Elbânî bu hadisi,
2Silsiletu’l-Ehâdîsi’d-Daîfe”, hadis no: 799’da zikretmiş ve:
“Çok münker bir hadistir” demiştir.

Kaynak

İslam Soru-Cevap Sitesi

at email

e-posta hizmetine katılım

Yeni bilgiler ve güncellemelerden haberdar olmak için e-posta hizmetimize katılmanızdan dolayı memnuniyet duyarız

phone

İslam Soru & Cevap Uygulaması

İçeriğe daha hızlı erişim ve internet olmadan gezinme yeteneği

download iosdownload android