İndir
0 / 0

Vahşet (yalnızlık) namazı, bid’at olan bir namazdır. Kılınması câiz değildir. Bu namazın yasaklanması gerekir.

Soru: 200177

Bir kız arkadaşım bana, ninesinin vefat ettiğini söyledi. Ben de onun cenazesinde hazır bulunma niyetindeydim. Fakat imtihanda olduğumuzdan, defnedilen yerin uzak olmasından ve oraya ulaşmak zor olduğundan dolayı gidemedim.

Benim, arkadaşımın ninesinin cenaze namazından geri kalmam câiz midir, yoksa değil midir?

Bu soruyu soruyorum. Çünkü ben, bir yerde (kitapta), müslümanlardan herhangi bir ev halkından bir müslümanın cenazesinde hiç kimse hazır bulunmazsa, o ev halkının hepsinin cezalandırılacağını okumuştum. Ben, insanların bu cenazeye geldiklerini biliyorum, fakat benim ev halkından değiller.Cenazeye gelmememden dolayı ben cezalandırılacaksam, bu cezadan nasıl kurtulabilirim ve bu cezaya ne keffâret olabilir?

Yine, bir arkadaşım bana, (cenazenin defnedildiği gün) yatsı namazından sonra kılınan ve “Vahşet (yalnızlık) Namazı” olarak adlandırılan iki rekâtlık bir namaz olduğunu, birinci rekâtında Fatiha’dan sonra Âyete’l-Kürsü ile birlikte 10 defa Kadir sûresinin, ikinci rekâtta ise, Fatiha’dan sonra ölenin adının zikredildiği, sonra da namazın normal şekilde tamamlanıp selâm verildiği ve bu namazın, ölüyü kabir azabından kurtarması için ölünün defnediği gece kılınmasının müstehap olduğunu söyledi.
Ben, bu konuda, sizin bu web siteniz gibi, kaynak olarak dayanmakta olduğum hiçbir sahih delile rastlamadım. Bu namaz hakkındaki bütün deliller, hakkında hiçbir şey bilmediğim şiaya âit web sitelerde mevcuttur.

Bunun içindir ki bu gibi namazı kılmaktan veya kız arkadaşıma bu namazın bid’at olduğunu söylemekten çekiniyorum. Çünkü ben, bu namazın bir aslı var mıdır, yok mudur, hiçbir şey bilmiyorum.

Peki bu namazın dînde bir aslı var mıdır, yok mudur?

Allah'a hamdolsun ve peygamberine ve ailesine salat ve selam olsun.

Cevap:

Hamd, yalnızca Allah’adır.

Birincisi:

Şer ve fitnenin meydana
gelmesi, ahlâkî ve dînî fesadın vuku bulması sebebiyle, bir
erkeğin, yabancı (namahrem) bir kadınla arkadaşlık ve
dostluk ilişkisi kurması câiz değildir.

Bu konuda (1200),
(9465) ve (103418) nolu soruların
cevaplarına bakabilirsiniz.

İkincisi:

Ölünün cenaze
namazını kılmak farzı kifâyedir.Müslümanlardan bir
kısmı bunu yerine getirirlerse, bu farziyet diğerlerinden
düşer. Aynı şekilde ölüyü yıkamak, kefenlemek ve
kabristana götürüp defnetmek de farzı kifâyedir.

Bu konuda (14040)
ve (127296) nolu soruların cevaplarına bakabilirsiniz.

Buna göre insanlar cenaze
namazında hazır bulunmuşlar ve cenazenin namazını
kılıp onu defnetmiş olduklarından, sizin bundan geri
kalmanızda dolayı size bir günah yoktur. Özellikle imtihanlar ve
oraya ulaşma imkanı zorluğundan dolayı cenaze
namazından geri kalmakta siz mazursunuz. Aynı şekilde âile
halkınıza da bundan dolayı bir günah yoktur.

Müslümanlardan herhangi bir ev halkından bir müslümanın
cenazesinde hiç kimse hazır bulunmazsa, o ev halkının hepsinin
cezalandırılacağına dâir okuduğunuz şeyin dînde
hiçbir aslı yoktur.Sanırım siz, ilim ehlinin belirttiği,
farzı kifâyenin tanımı hakkındaki sözlerini
karıştırmışsınız.Çünkü ilim ehlinin
sözlerinde farzı kifâyenin tanımı şudur:

“Şâri’in (Allah Teâlâ ve elçisi -sallallahu aleyhi ve sellem-),
bütün mükelleflerden yapılmasını kesin olarak istemediği,
mükelleflerden bir kısmı yerine getirirse, günahın
diğerlerinden sâkıt olduğu, eğer hepsi terk ederse,
hepsinin günahkâr olduğu hükümdür.”

Fakat burada kastedilen şey şudur: bütün müslümanlar ölünün
cenaze namazını kılmayı terk etmeleri, hiç kimsenin bunu
yerine getirmemesidir. Cenaze namazının, ölünün yakın
akrabaları veya âilesi olsalar bile, belirli bir ev halkı ile bir
ilgisi yoktur.

Bu konuda Kuveyt
Fıkıh Ansiklopedisi, c:7, s: 35’e bakabilirsiniz.

Üçüncüsü:

“Vahşet
(yalnızlık) Namazı” olarak bilinen namaz, dînde sonradan
çıkarılan bid’at bir namazdır. Ehl-i sünnet nezdinde böyle
bir namaz bilinmemektedir, kitaplarında da böyle bir namaz
geçmemektedir. Yalan, iftirâ, dînde bid’at çıkarmak ve Allah
Teâlâ’nın izin vermediği şeyi dîn kılmakla yanıp
tutuşan ve bununla tutkun olan kimse ancak bu namazı zikreder ve
kılmakla emreder.

Bu namaz, bid’at konusunda aşırıya giden İmâmiye
Şiâsı tarafından bilinmektedir. Bu namaz hakkında Nebi
-sallallahu aleyhi ve sellem-‘den yalan bir hadis rivâyet etmektedirler. O
hadisin metni de şöyledir:

لَا يَأْتِي عَلَى الْمَيِّتِ أَشَدَّ
مِنْ أَوَّلِ لَيْلَةٍ، فَارْحَمُوا مَوْتَاكُمْ بِالصَّدَقَةِ، فَإِنْ لَمْ تَجِدُوا
فَلْيُصَلِّ أَحَدُكُمْ رَكْعَتَيْنِ لَهُ.

“Ölü için
kabre bırakıldığı
ilk geceden daha çetin bir saat
yoktur.Öyleyse sadaka vermekle ölülerinize merhamet edin; sadaka verecek bir şey bulamazsanız, iki rekat namaz
kılın.”

İmâmiye Şiâsı, bu namazın, ilk gecede mü’min
ölüden kabrin yalnızlığını, şiddetini ve
azabını kaldıracağını ve yeniden diriliş
gününe kadar Allah Teâlâ’nın kendisine kabrini genişleteceğini
iddiâ etmektedirler.

Bu namazın bâtıl olduğuna delil olarak şu söz
yeterlidir:

Ehli sünnet nezdinde ve sahih muttasıl senetlerle rivâyet olunan hadis
kitaplarında bu namazın hiçbir aslı yoktur. Bu namaz, ancak
bid’at, yalan ve dalâlet ehlinin kitaplarında bulunmaktadır.

Bu konuda (92781)
nolu sorunun cevabına bakabilirsiniz. Zirâ orada bid’at ehlinden,
onların kitaplarından ve dalâletlerinden sakınılması
gerektiği konusunda açıklama vardır.

Allah Teâlâ en iyi bilendir.

Kaynak

İslam Soru-Cevap Sitesi

at email

e-posta hizmetine katılım

Yeni bilgiler ve güncellemelerden haberdar olmak için e-posta hizmetimize katılmanızdan dolayı memnuniyet duyarız

phone

İslam Soru & Cevap Uygulaması

İçeriğe daha hızlı erişim ve internet olmadan gezinme yeteneği

download iosdownload android