Biz, ilim ehlinin görüşlerinden en tercihli olanına göre, kadının yüzünü örtmesinin farz olduğunu biliyoruz. Fakat kadının yüzünü örtmesinin imkânsız olduğu bazı durumlar da vardır.
Bu konuyu açıklayabilir misiniz?
Kadının yüzünü açması ne zaman câiz olur?
Soru: 2198
Allah'a hamdolsun ve peygamberine ve ailesine salat ve selam olsun.
Hamd,yalnızca Allah’adır.
Delillerin gösterdiği en tercihligörüş; kadının yüzünü örtmesinin farz olduğudur.Buna göre, genç kadının, fesada yol açmaması için,yabancı erkeklerin önünde yüzünü açmaktan men edilmesi gerekir. Buhüküm, fitne zamanında daha zorunlu bir hâl alır.
İlim ehli, fesada yol açmaması için haramkılınan bir hüküm, faydası daha fazla olan bir hüküm için mübahkılınır, hükmüne varmışlardır.
Buna göre fakihler, bazı özel durumlardakadının, yabancı erkeklerin önünde açmasıgerektiği takdirde yüzünü açmasının câiz olduğu gibi,yabancı erkeklerin de onun yüzüne bakmasının câiz olduğuhükmüne varmışlardır. Ancak bu iki durumda da ihtiyacındışına çıkılmamalıdır. Çünkü zaruretveya ihtiyaç dolayısıyla mübah kılınan şey, ihtiyaçkadarı ile sınırlıdır. Bunun dışınaçıkılması câiz değildir.
Kadının yüzünü açmasının câizolduğu durumları şöyle özetleyebiliriz:
Birincisi: Söz ve nişan sırasındakadının yüzünü açması câizdir.
Kadının, baş başa kalma ve dokunmaolmaksızın kendisiyle evlenmek isteyenin kendisine bakması içinonun önünde yüzünü açması ve ellerini göstermesi câizdir. Çünküyüz, çirkinliğe veya güzelliğe delâlet eder. İki el ise, bedeninzayıf ve ince oluşuna veyahut bedenin dolgun ve şişmanoluşuna delâlet eder.
Ebu’l-Ferac el-Makdisî -Allah ona rahmet etsin-şöyle demiştir:
“Bu meselede (söz ve nişansırasında) kadının güzelliğinintoplandığı ve bakılan yer olan yüzüne (evlenecek kimsetarafından) bakılmasının mübah olduğu konusunda ilimehli arasında görüş ayrılığı yoktur…”
Evlenmek isteyen kimsenin, evleneceği kadınabakmasının câiz olduğuna delâlet eden birçok hadis vardır.Bu hadislerden bazıları şunlardır:
1. Sehl b. Sa’d’dan -Allah ondan râzı olsun- rivâyetolunduğuna göre o şöyle demiştir:
إِنَّ امْرَأَةً جَاءَتْ إِلَى رَسُولِ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَفَقَالَتْ: يَا رَسُولَ اللهِ! جِئْتُ لِأَهَبَ لَكَ نَفْسِي، فَنَظَرَ إِلَيْهَارَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، فَصَعَّدَ النَّظَرَ إِلَيْهَاوَصَوَّبَهُ، ثُمَّ طَأْطَأَ رَأْسَهُ، فَلَمَّـا رَأَتِ الْـمَرْأَةُ أَنَّهُلَمْ يَقْضِ فِيهَا شَيْئًا جَلَسَتْ، فَقَامَ رَجُلٌ مِنْ أَصْحَابِهِ فَقَالَ:يَا رَسُولَ اللهِ! إِنْ لَمْ يَكُنْ لَكَ بِهَا حَاجَةٌ فَزَوِّجْنِيهَا؟ فَقَالَ:هَلْ عِنْدَكَ مِنْ شَيْءٍ؟ فَقَالَ: لَا وَاللهِ يَا رَسُولَ اللهِ! قَالَ:اذْهَبْ إِلَى أَهْلِكَ فَانْظُرْ هَلْ تَجِدُ شَيْئًا؟ فَذَهَبَ، ثُمَّ رَجَعَفَقَالَ: لَا وَاللهِ يَا رَسُولَ اللهِ! مَا وَجَدْتُ شَيْئًا، قَالَ: انْظُرْوَلَوْ خَاتَـمًـا مِنْ حَدِيدٍ، فَذَهَبَ ثُمَّ رَجَعَ فَقَالَ: لَا وَاللهِ يَارَسُولَ اللهِ! وَلَا خَاتَـمًـا مِنْ حَدِيدٍ، وَلَكِنْ هَذَا إِزَارِي، قَالَسَهْلٌ: مَا لَهُ رِدَاءٌ فَلَهَا نِصْفُهُ. فَقَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُعَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَا تَصْنَعُ بِإِزَارِكَ إِنْ لَبِسْتَهُ لَمْ يَكُنْعَلَيْهَا مِنْهُ شَيْءٌ، وَإِنْ لَبِسَتْهُ لَمْ يَكُنْ عَلَيْكَ شَيْءٌ؟فَجَلَسَ الرَّجُلُ حَتَّى طَالَ مَـجْلِسُهُ، ثُمَّ قَامَ فَرَآهُ رَسُولُ اللهِصَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مُوَلِّيًا فَأَمَرَ بِهِ فَدُعِيَ، فَلَمَّـاجَاءَ، قَالَ: مَاذَا مَعَكَ مِنَ الْقُرْآنِ؟ قَالَ: مَعِي سُورَةُ كَذَا،وَسُورَةُ كَذَا، وَسُورَةُ كَذَا، عَدَّهَا. قَالَ: أَتَقْرَؤُهُنَّ عَنْ ظَهْرِقَلْبِكَ؟ قَالَ: نَعَمْ، قَالَ: اذْهَبْ، فَقَدْ مَلَّكْتُكَهَا بِمَـا مَعَكَمِنْ الْقُرْآنِ. [ رواه البخاري ومسلم والنسائي بشرح السيوطي والبيهقي]
“Bir kadın, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-‘egelerek:
– Ey Allah’ın elçisi!Nefsimi sana hibe etmek için geldim, dedi.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- kadına baktı. Bakışını yukarıkaldırıp doğrulttu, sonra başınıaşağıya indirdi. Kadın, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-‘in kendisi hakkında herhangi bir hüküm vermediğini görünceoturdu.
Ardından Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-‘in ashâbından bir adam ayağakalkarak:
– Ey Allah’ın elçisi! Eğer senin bukadına ihtiyacın yoksa, beni onunla evlendir, dedi.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ona:
— (Mehir olarak) bir şeyin var mı? diye sordu.
Adam:
– Hayır!Allah’a yemîn olsun ki (yoktur) Ey Allah’ın elçisi! dedi.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- :
– Âileninyanına git bak, bir şey bulacak mısın? diye sordu.
Bununüzerine adam gitti, sonra dönüp geldi ve:
— Hayır! Ey Allah’ın elçisi! Allah’a yemîn olsun ki bir şey bulamadım, dedi.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- :
— Bak, demirden bir yüzük de olsa (bul getir), buyurdu.
Adam yinegitti, sonra dönüp geldi ve:
—Hayır! Ey Allah’ın elçisi! Allah’a yemîn olsun ki demirden bir yüzük bile bulamadım. Fakatşu izârım (belden aşağı olan elbisem)var.
Sehl:
Adamınridâsı, (belden yukarısını örten elbisesi)bile yoktu, dedi.
– Bununyarısı onun olsun, dedi.
Bununüzerine Rasûlullah -sallallahualeyhi ve sellem- :
— İzârınlane yapabilirsin; onu sen giyersen kadının üstünde ondan bir şeybulunmaz, açıkta kalır; kadın giyerse senin üzerinde ondan bir şeykalmaz, sen çıplak kalırsın, buyurdu.
Bununüzerine adam bulunduğu yere oturdu. Bu oturuşu uzayınca da nihayetkalkıp (üzüntülü halde) gitti.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- adamın(hüzünlü ve ümitsiz bir şekilde)arkasını dönüp gittiğini görünce, geri dönmesiniemretti.
Adam gelince Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- ona:
— Kur’ân’dansenin ezberinde ne var? diye sordu.
Adam:
—Ezberimde şu sûre, şu sûre, şu sûre var! diye birtakımsûreler saydı.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- ona:
— Sen bu sûreleri ezberinden okuyabiliyor musun? diye sordu.
Adam:
— Evet (okuyabiliyorum), dedi.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- :
– Öyleysegit, Kur’ân’dan ezberindeki sûrelerle seni bu kadına sahipkıldım, (bu kadını sana nikahladım)buyurdu.”[1]
2. Ebu Hureyre’den -Allah ondan râzı olsun- rivâyetolunduğuna göre o şöyle demiştir:
كُنْتُ عِنْدَ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، فَأَتَاهُ رَجُلٌفَأَخْبَرَهُ أَنَّهُ تَزَوَّجَ امْرَأَةً مِنَ الْأَنْصَارِ، فَقَالَ لَهُرَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: أَنَظَرْتَ إِلَيْهَا؟ قَالَ:لَا، قَالَ: فَاذْهَبْ، فَانْظُرْ إِلَيْهَا، فَإِنَّ فِي أَعْيُنِ الْأَنْصَارِشَيْئًا. [ رواه أحمد ومسلم والنسائي ]
“Ben, Nebi -sallallahu aleyhive sellem-‘in yanında oturuyordum. Derken bir adam yanına geldi veEnsar’dan bir kadınla evlendiğini haber verdi.
Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ona:
– Ona (evlendiğin kadına)baktın mı? dedi.
Adam:
– Hayır, (bakmadım) dedi.
Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ona şöylebuyurdu:
– Git, ona bak! Çünkü Ensar’ın gözlerinde bir şey (küçüklük veya çakırlık) vardır.”[2]
3. Câbir’den -Allah ondan râzıolsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- şöyle buyurmuştur:
إِذَا خَطَبَ أَحَدُكُمُ الْـمَرْأَةَ، فَإِنِاسْتَطَاعَ أَنْ يَنْظُرَ إِلَى مَا يَدْعُوهُ إِلَى نِكَاحِهَا فَلْيَفْعَلْ. [أخرجه أبو داود والحاكم وسنده حسن وصححه ابن حبان والحاكم وأخرجه أحمد وابن ماجهوالبزار ]
“Sizdenbiriniz, bir kadınla evlenmek istediği zaman, onunla evlenmesini teşvikedecek uzva bakabilirse (bakma imkânı bulursa),baksın.”[3]
İmam Zeyle’î -Allah ona rahmet etsin- şöyledemiştir:
“Evlenmek isteyen erkeğin, -şehvetindenemîn olsa bile-, haram oluşu ve zaruretin olmaması sebebiyle, evlenmekistediği kadının yüzüne ve ellerine dokunması câizdeğildir.”
Dureru’l-Bihâr’da şöyle denmiştir:
“Kadı, şâhit ve evlenmek isteyenerkeğin, -şehvetten emin olsalar bile- gerek olmadığıiçin, bir kadına dokunmaları helal olmaz.” [4]
İbn-i Kudâme -Allah ona rahmet etsin-şöyle demiştir:
“Evlenmek isteyen erkeğin, evlenmekistediği kadınla baş başa kalması câiz değildir. Çünküonunla baş başa kalması haramdır. Şeriatta onabakmasının câiz oluşu dışında bir şeygelmemiştir. Dolayısıyla onunla baş başa kalmak, haramolarak kalmıştır. Zirâ baş başa kalmakla, dinensakıncalı görülen duruma düşmekten emînolunmamıştır. Çünkü Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- bukonuda şöyle buyurmuştur:
لَا يَـخْلُوَنَّ رَجُلٌ بِامْرَأَةٍ إِلَّا كَانَثَالِثَهُمَـا الشَّيْطَانُ. [ رواه الترمذي وصححه الألباني في صحيح الجامع ]
“Bir erkekle (yabancı) bir kadın baş başakalmasın ki, onların üçüncüsü şeytan olmasın.”[5]
Kadına zevkalarak, şehvetle ve şüpheli bir bakışla bakamaz. İmamAhmed, Salih’in rivâyetinde şöyle demiştir:
‘Sadecekadının yüzüne bakabilir. O da zevk duymaksızınolmalıdır.’
Evlenmek isteyenerkeğin,evlenmek istediği kadına birden fazla bakabilir,güzelliğini düşünebilir. Çünkü arzulanan ve istenen şey,ancak bu şekilde hasıl olur.”
İkincisi:Muamele (karşılıklı sosyal ilişkiler) sırasındakadının yüzünü açması câizdir.
Kadının,-fitneye sebep olmadığı sürece- alışverişeihtiyaç duyduğunda yüzünü ve ellerini açması câizdir. Aynışekilde satıcının da ücretini almak veya istemek içinkadının yüzüne bakması câizdir. Ancak fitneye sebep olacaksa, kadınınyüzünü açması câiz değildir.
İbn-i Kudâme -Allah ona rahmet etsin-şöyle demiştir:
“Bir erkek,satış veya kiralama konusunda bir kadınla muamelede bulunursa, onugözünden tanıması ve satın aldığı mal noksanolduğu zaman ondan bunu isteyebilmesi için kadının yüzünebakabilir.
İmam Ahmed’den,kadının, yaşlı değil de genç olması halindeyüzüne bakmayı kerih gördüğü rivâyet olunmuştur.
Yine, İmamAhmed, fitneye düşülmesinden endişe edilen veya kadınlamuamelede bulunmasına gerek olmayan kimsenin kadının yüzünebakmasını kerih görmüştür. Fakat ihtiyaç varsa veşehvetten emîn olunursa, erkeğin, kadının yüzünebakmasında herhangi bir günah yoktur.” [6]
ed-Dusûkîşöyle demiştir:
“Yüzüburkalı (peçeli) kadının, nikâh ve alışveriş,hibe, borç ve vekâlet gibi diğer meselelerde yüzünü açmadıkça şahitliğinincâiz olmaması hükmü geneldir. Hocamız da bugörüştedir.” [7]
Üçüncüsü:Tedâvi sırasında kadının yüzünüaçması câizdir.
Kadının, yüzündekihastalığın yerini veya bedenindeki herhangi bir yerdekihastalığı tedâvi etmek için erkek doktora, -mahremi veyakocasının yanında hazır bulunması şartı ile-göstermesi câizdir. Bu hüküm de, kendisini tedâvi edecek kadın doktorbulunamaması halindedir. Çünkü aynı cinsten olan ikiinsanın, birinin diğerine bakması daha ehvendir. Ayrıcakadını tedâvi edebilecek müslüman doktor bulunuyorsa, gayr-i müslimdoktora gitmemesi gerekir. Yüzünü de, hastalık bulunan yerindenfazlasını açmaması gerekir.
Doktorun da kadınınbedeninden tedâvi edilmesi gereken avret yeri veya başka bir yerindenbaşka bir yerine dokunması câiz değildir. Bu da zarurettendolayıdır. Zaruret ise, zaruret olan kadarıylasınırlıdır.
İbn-i Kudâme-Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir:
“Doktorun kadının,bedeninden tedâvi edilmesine ihtiyaç duyulan avret veya başka yerinebakması mübahtır. Çünkü orası tedâvi edilmeye ihtiyaçduyulan yerdir.
Nitekim Osman b. Affan’dan -Allahondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, kendisinehırsızlık yapan bir çocuk getirilince o:
-Çocuğun (buluğçağına erdiğine delâlet eden) avret yerinde biten kıllarınabakın, dedi.
Orada henüz herhangi birkılın bittiğini göremediler. Bunun üzerine Osmançocuğun elini kesmekten vazgeçti.”[8]
İbn-i Âbidin -Allah ona rahmet etsin- şöyledemiştir:
“el-Cevhere’deşöyle denilmiştir:
Kadınınhastalığı, bedeninde -fercinin dışında-başka bir yerde ise, bu takdirde tedâvi sırasında oraya bakmakcâizdir. Çünkü orası, zaruret yeridir. Eğer hastalıkfercinde ise, bu takdirde nasıl tedâvi etmesi gerektiğini onaöğretmek gerekir. Eğer öğretilemezse vekadının da ölmesinden endişe ediliyorsa veya fercine,dayanamayacağı kadar sancı ve ağrı gelecekse,kadının her yeri örtülür, sadece hastalığınbulunduğu yer kalır, sonra orasını erkek tedâvi eder, busırada erkek elinden geldiğince gözlerini yaranındışına bakmaktan sakındırır.”[9]
“Kadın da olsa, hastayahizmet eden, ona abdest ve taharet aldıran kimse de bu hükümdedir.”[10]
Muhammed b. Fuad şöyledemiştir:
“Erkeğin, kadınhastayı tedâvi etmesinin -daha önce zikredilen hususlarabağlı kalmak kaydıyla- câiz olduğuna delâlet eden delilşudur:
Rubeyyi’ binti Muavviz b.Afrâ’dan rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
كُنَّا نَغْزُو مَعَ رَسُولِاللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَسْقِي الْقَوْمَ، وَنَخْدُمُهُمْ،وَنَرُدُّ الْقَتْلَى وَالْـجَرْحَى إِلَى الْـمَدِينَةِ. [ رواه البخاري ]
“Bizler,Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte savaşa (gazveye) çıkardık,savaşanlara su verir, onlara hizmet eder, öldürülen ve yaralananlarıMedine’ye götürürdük.”[11]
Hâfız İbn-i Hacer -Allah ona rahmet etsin- şöyledemiştir:
“Erkeğin kadını tedâvietmesinin hükmü, bu hadisten kıyas edilerek alınır. Buhârî’nin buhükmü kesin bir dille ifâde etmemesinin sebebi; bu olayın hicab âyetinininmesinden önce olması ya da kadının, savaşsırasında bu işleri kocasına veya kendisine mahrem olankimseye yapmış olmasıdır. Kadının yabancıerkekleri tedâvi etmesi meselesi hükmüne gelince, bu durum, zaruret anındacâizdir. Zaruret ise, bakmak, elle dokunmak ve bu gibi durumlarlasınırlı kılınmıştır.” [12]
Dördüncüsü:Şâhitlik sırasında kadının yüzünüaçması câizdir.
Kadının,şâhitlik ederken ve şâhitliği üstlenirken yüzünü açmasıcâizdir. Aynı şekilde hakların kaybolmasınıönlemek için (mahkemede) kadı’nın ona bakması câizdir.
Değerli âlim ed-Derdîrşöyle demiştir:
“Burkalı (peçeli)bir kadının, kadı’nın (hâkimin) kendisinin gözünü vevasfını görmesi için yüzünü açmadan (mahkemede) şâhitlikyapması câiz değildir.” [13]
İbn-i Kudâme-Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir:
“Şâhitliği gerçekleşebilmesiiçin şâhidin, kendisine şâhitlik yapılan kadınınyüzüne bakıp gözleri, onun gözlerine gelmesi gerekir. İmamAhmed şöyle demiştir: Bir kadın, gözündentanınmadıkça ona şâhitlik edilmez.” [14]
Beşincisi:Mahkeme sırasında (Kadı’nın huzurunda) kadının yüzünü açması câizdir.
Birkadının, kendisinin lehine veya aleyhine hüküm verenkadı’nın huzurunda yüzünü açması câizdir. Kadı’nın daonu tanımak, hak-hukuku ihyâ etmek ve bunları kaybolmaktan korumakiçin kadının yüzüne bakması câizdir.
Şâhitlikleilgili hükümlerle hüküm verme (muhakeme) hükümleri, hüküm bakımındanbir olması sebebiyle aynıdır, hiçbirfarklılığı yoktur.”[15]
Altıncısı:İyiyi kötüden ayırt edebilecek yaşa gelmiş ve şehvetiolmayan küçük çocuğun yanında kadınınyüzünü açması câizdir.
Bir kadının,-iki rivâyetten birisine göre- mahremlerine gösterdiğiyerlerini, iyiyi kötüden ayırt edebilecek yaşa gelmiş,fakat henüz şehvet isteği olmayan çocuğa göstermesi,çocuğun da kadından görünen bütün bunları görmesicâizdir.
Değerli âlimEbu’l-Ferac el-Makdisî -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir:
“İyiyikötüden ayırt edebilecek yaşa gelmiş, fakat henüzşehvet isteği olmayan çocuğun, -iki rivâyetten birisinegöre- kadının göbeğinden yukarısına vedizlerinden aşağısına bakması câizdir.
Çünkü Allah Teâlâşöyle buyurmuştur:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لِيَسْتَأْذِنكُمُالَّذِينَ مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ وَالَّذِينَ لَمْ يَبْلُغُوا الْـحُلُمَ مِنكُمْثَلَاثَ مَرَّاتٍ مِنْ قَبْلِ صَلَاةِ الْفَجْرِ وَحِينَ تَضَعُونَ ثِيَابَكُم مِنَالظَّهِيرَةِ وَمِنْ بَعْدِ صَلَاةِ الْعِشَاء ثَلَاثُ عَوْرَاتٍ لَكُمْ لَيْسَعَلَيْكُمْ وَلَا عَلَيْهِمْ جُنَاحٌ بَعْدَهُنَّ طَوَّافُونَ عَلَيْكُمْبَعْضُكُمْ عَلَى بَعْضٍ كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللهُ لَكُمُ الْآيَاتِ وَاللهُعَلِيمٌ حَكِيمٌ [ سورة النور من الآية: 58]
“Ey îmân edenler! Ellerinizin altında bulunanköleleriniz ile içinizden henüz bulûğa ermemişçocuklarınız, odanıza girmek için şu üç vakitte sizden izinistesinler: Sabah namazından önce, öğle vakti istirahatiçin elbiselerinizi çıkardığınız zaman ve bir deyatsı namazından sonra. İşte bu üç vakit, mahremiyetvakitlerinizdir. Ama bunların dışında izinsiz girmelerindesizin için de, onlar için de bir günah yoktur. Çünkü sizin birbirinizinyanına girip-çıkmanız kaçınılmazdır. İşteAllah size âyetlerini böylece açıklar. Allah, hakkıyla bilendir,hikmet sahibidir.”[16]
Yine şöyle buyurmuştur:
وَإِذَا بَلَغَ الْأَطْفَالُمِنكُمُ الْـحُلُمَ فَلْيَسْتَأْذِنُوا كَمَا اسْتَأْذَنَ الَّذِينَ مِنْقَبْلِهِمْ كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللهُ لَكُمْ آيَاتِهِ وَاللهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ [ سورة النور من الآية: 59]
“Çocuklarınızergenlik çağına girdikleri (ve dînen sorumluoldukları) zaman, büyüklerin (yani sizin yanınıza girmekiçin) izin istedikleri gibi onlar da izin istesinler. İşte Allah,size (izin isteme âdâbını öğrettiği gibi)âyetlerini de böyle açıklar.Allah, (kullarının menfaatineolan şeyleri) hakkıyla bilendir, (hüküm koymada) hikmetsahibidir.”[17]
İştebu, buluğ çağına ermiş çocuk ile henüz buluğçağına ermemiş çocuğu birbirinden ayırt etmiştir.”
Abu Abdillah (İmam Ahmed) şöyledemiştir:
“EbuTayyibe çocuk iken Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-‘in hanımlarınahacamat yapmıştır.”
İkirivâyetten birisi olan diğer rivâyette mezhebin görüşüşöyledir:
“İyiyi kötüden ayırt edebilecekyaşa gelmiş, fakat şehveti olan çocuk, bakma konusunda -Allah Teâlâ’nınşu emri gereği-, kadının mahremleri hükmündedir.
… أَوِ الطِّفْلِ الَّذِينَلَمْ يَظْهَرُوا عَلَى عَوْرَاتِ النِّسَاء… [سورة النور من الآية:31]
“…veya henüzkadınların kadınlık hallerinin farkında olmayan (henüz şehvet duymayan) çocuklardan (başkasınagizli ziynetlerini göstermesinler).”[18]
Abu Abdillah’a (İmam Ahmed’e):
“Bir kadın, çocuğa karşıbaşını (saçlarını) ne zaman örter? Diye sorulunca oşöyle cevap vermiştir:
“On yaşına gelince başını(saçlarını) örter. Çocuk şehvet duyacak yaştaise, bu takdirde o, kadının mahremleri hükmündedir. Çünkü Allah Teâlâ şöylebuyurmuştur:
وَإِذَا بَلَغَ الْأَطْفَالُ مِنكُمُ الْـحُلُمَ فَلْيَسْتَأْذِنُوا كَمَااسْتَأْذَنَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللهُ لَكُمْ آيَاتِهِوَاللهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ [ سورة النور من الآية: 59]
“Çocuklarınızergenlik çağına girdikleri (ve dînen sorumluoldukları) zaman, büyüklerin (yani sizin yanınıza girmekiçin) izin istedikleri gibi onlar da izin istesinler. İşte Allah,size (izin isteme âdâbını öğrettiği gibi)âyetlerini de böyle açıklar.Allah, (kullarının menfaatineolan şeyleri) hakkıyla bilendir, (hüküm koymada) hikmetsahibidir.”[19]
Yine Abu Abdillah’tan (İmam Ahmed) nakledildiğine göre oşöyle demiştir:
“(Çocuk yaşınagelince) o, şehvet konusunda yabancı erkek hükmündedir.
Yine de en iyisini Allah Teâlâ bilir.
[1]Buhârî, 7/19. Müslim, 4/143. Nesâî, 6/113 (SuyûtîŞerhi). Beyhakî, 7/84
[2]Ahmed, 2/286,299. Müslim, 4/142. Nesâî, 2/73.
[3]Ebu Dâvud ve Hâkim rivâyet etmiştir. Hadisin senedihasendir.Hadisin, Muhammed b. Mesleme’nin rivâyet ettiği hadistenşâhitleri vardır. İbn-i Hibban ve Hâkim ise hadisin sahiholduğunu söylemişlerdir. Ayrıca Ahmed ve İbn-i Mâce derivâyet etmişlerdir. Ebu Humeyd’in rivâyet ettiği hadisten Ahmed veBezzâr da rivâyet etmiştir. Aynı şekilde Hâfız İbn-iHacer, bunu ‘Fethu’l-Bârî’, c: 9, s: 181’de zikretmiştir.
[4]“Reddu’l-Muhtar ale’d-Dureri’l-Muhtar”,c: 5, s: 237.
[5]Tirmizîrivâyet etmiş, Elbânî de “Sahîhu’l-Câmi’, hadis no: 2165’de hadissahihtir, demiştir.
[6]“el-Muğnî”,c: 7, s: 459. “eş-Şerhu’l-Kebîr alâ Metni’l-Mukni'”, c: 7,s: 348 (el-Muğnî Şerhi ile). “el-Hidâye Maa TekmiletiFethi’l-Kadîr”, c: 10. s: 24.
[7] “ed-Dusûkî’nineş-Şerhu’l-Kebîr Hâşiyesi”, c: 4, s: 194
[8]“el-Muğnî”,c: 7, s: 459. “Ğizâu’l-Elbâb”, c: 1, s: 97.
[9]“Reddu’l-Muhtar”,c: 5, s: 237. “el-Hidâyetu’l-Alâliyye”, s: 2459.
[10]“Ğizâu’l-Elbâb”, c: 1, s: 97.
[11]Buhârî, 6/80 ve 10/136.Fethu’l-Bârî. Müslim de Enes’ten buna yakın rivâyet etmiştir.(5/196).Ebu Dâvud, 7/205 (Avnu’l-Ma’bûd ile).Tirmizî, 5/301-302.
Tirmizîşöyle demiştir: Hadis, hasen sahihtir.
İmam Buhârî bu hadis için bir bölümaçmış ve şöyle demiştir: Kadın erkeği, erkekde kadını tedâvî edebilir mi? Fethu’l-Bârî, c:10, s: 136.
[12]“Fethu’l-Bârî”,c: 10, s: 136.
[13]Bkz:ed-Derdîr, “eş-Şerhu’l-Kebîr”, c: 4, s: 194.
[14]“el-Muğnî”,c: 7, s: 459 ve “eş-Şerhu’l-Kebîr a’lâ Metni’l-Mukni'”, c:7, s: 348 -el-Muğnî haşiyesiyle-. “el-Hidâye ma’a TekmiletiFethi’l-Kadîr”, c: 10, s: 26.
[15]Bukonuda “ed-Durru’l-Muhtar”, c: 5, s: 237.”el-Hediyyetu’l-A’lâiyye”, s: 244. “el-Hidâye ma’aTekmileti Fethi’l-Kadîr”, c: 10, s: 26.
[16]Nur Sûresi: 58
[17]Nur Sûresi: 59
[18]NurSûresi: 31
[19]Nur Sûresi: 59
Kaynak:
Şeyh Muhammed Salih El Muneccid