Mescid-i Haram hakkında benden bir araştırma tezi istendi.Bana bu konuda yardımcı olmanızı istirham ediyorum.
Mekke’deki Mescid-i Haram’ın tarihi hakkında kısa bilgi
Soru: 3748
Allah'a hamdolsun ve peygamberine ve ailesine salat ve selam olsun.
Hamd,yalnızca Allah’adır.
Mescid-iHaram, Mekke’dir. Mekke ise, Arap yarımadasında deniz seviyesindenyaklaşık 330 metre yükseklikte bulunan bir şehirdir. Mekke’ninkuruluş tarihi, Allah’ın yakın dostu (Halilullah) İbrahim-aleyhisselâm- ile oğlu İsmail -aleyhisselâm- devrine rastlar.
-İslâmpeygamberi Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- burada doğmuştur.
-İlkvahiy burada inmiştir.
-İslâmnuru buradan yayılmaya başlamıştır.
-Yeryüzünde insanlar için kurulan ilk mescit,Mescid-i Haram buradadır.
Nitekim AllahTeâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
إِنَّ أَوَّلَ بَيْتٍ وُضِعَ لِلنَّاسِ لَلَّذِي بِبَكَّةَمُبَارَكاً وَهُدًى لِلْعَالَمِينَ [ سورة آل عمران الآية: 96 ]
“Şüphesiz, âlemlere bereket ve hidâyetkaynağı olarak insanlar için (ibâdet amacıyla) kurulan ilk ev,Mekke’deki (Kâbe)dir.” (Âl-i İmrân Sûresi: 96)
Ebu Zer’den -Allah ondan râzı olsun-rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
سَأَلْتُ رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَنْ أَوَّلِمَسْجِدٍ وُضِعَ فِي الْأَرْضِ؟ قَالَ: الْمَسْجِدُ الْحَرَامُ. قُلْتُ: ثُمَّ أَيٌّ؟قَالَ: الْمَسْجِدُ الْأَقْصَى. قُلْتُ: كَمْ بَيْنَهُمَا؟ قَالَ: أَرْبَعُونَ عَامًا،ثُمَّ الْأَرْضُ لَكَ مَسْجِدٌ، فَحَيْثُمَا أَدْرَكَتْكَ الصَّلَاةُ فَصَلِّ. [رواه مسلم ]
“Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-‘e, yeryüzünde (namaz ve ibâdet için) konulmuş (binâedilmiş) olanilk mescidin hangisi olduğunu sordum.
-MescidiHaram,diyecevap verdi.
Ben:
-Sonra hangisidir? Diye sordum.
-Mescidi Aksâ’dır,diye cevap verdi.
Ben:
-Buiki mescidin (binâ edilişi) arasında ne kadar zamanvardır? Diye sordum.
-Kırk sene vardır.Namaz sana nerede yetişirse namazı oradakıl. İşte orası bir mescittir, diye cevap verdi.” (Müslim,hadis no:808)
Doğudan batıya bütün müslümanlarınkıblesi olan Kâbe, yaklaşık olarak Mescid-i Haram’ınortasında bulunmaktadır.Yüksekliği on beş metre olup kare yapılı,büyük bir oda şeklindedir. Kâbe’yi, Allah’ın emriyle Halilullahİbrahim -aleyhisselâm- inşa etmiştir.
Nitekim Allah -azze ve celle- bu konudaşöyle buyurmuştur:
وَإِذْ بَوَّأْنَا لِإِبْرَاهِيمَمَكَانَ الْبَيْتِ أَنْ لا تُشْرِكْ بِي شَيْئًا وَطَهِّرْبَيْتِيَلِلطَّائِفِينَوَالْقَائِمِينَ وَالرُّكَّعِ السُّجُودِ [ سورة الحج الآية: 26 ]
“(Ey Nebi! Hatırlarmısın?) Hani biz İbrahim’e, Kâbe’nin yerini hazırlamış ve (ona şöyle demiştik): Bana hiçbirşeyi ortak koşma; tavaf edenler, namaz kılanlar, rükû ve secdeedenler için evimi temiz tut.” (Hac Sûresi: 26)
Âyet-i kerimede geçen “Bevve’nâ”kelimesi; ona yönelt, ona teslim et ve binâ etmesi için ona izin ver,anlamındadır.(İbn-i Kesir Tefsiri)
Allah Teâlâ yine şöyle buyurmuştur:
وَإِذْ يَرْفَعُ إِبْرَاهِيمُ الْقَوَاعِدَ مِنَالْبَيْتِ وَإِسْمَاعِيلُ رَبَّنَا تَقَبَّلْ مِنَّا إِنَّكَ أَنتَ السَّمِيعُالْعَلِيمُ [ سورة البقرة الآية: 127 ]
“(Ey Nebi! Hatırlarmısın?)Haniİbrahim, İsmail ile birlikte Evin (Kâbe’nin) temellerini yükseltirken (ikisişöyle duâ etmişti): Ey Rabbimiz! Bizden (bu binâyı)kabul buyur! Şüphesiz sen, (her sözü) hakkıylaişitensin, (her fiili) hakkıyla bilensin.” (BakaraSûresi: 127)
Vehb b. Münebbih’ten rivâyet olunduğuna göre oşöyle demiştir:
“… Kâbe’yi, ilk önce İbrahim-aleyhisselâm-, sonra Amâlikalar, sonra Curhum, daha sonra da Kusay b. Kilâbinşâ etmiştir.
Kureyşlilerin Kâbe’yi inşa etmelerine gelince,bu olay meşhurdur… Kureyşliler, ekin bitmez vâdinintaşları ile Kâbe’yi inşâ etmeye ve taşlarıomuzlarında taşımaya başladılar.Derken Kâbe’ninyüksekliği yirmi arşına ulaştı… Kâbe’nininşası ile Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-‘e vahyin inmeyebaşlaması arasındaki süre beş yıl, Mekke’dençıkarılması ile Kâbe’nin inşası arasındaki süre ise,on beş yıl idi. Bu olayı, Abdurrezzak, Me’mar’dan, o Abdullah b.Osman’dan, o da Ebu Tufeyl’den bu şekilde zikretmiştir.
Me’mar, Zührî’den şöyle nakletmiştir:
“Kureyşliler Kâbe’yi inşa ederken Hacer-iEsved’in bulunduğu yere geldiklerinde hangi kabilenin Hacer-i Esved’i kaldırıpyerine koyması konusunda aralarında anlaşmazlık çıktı.Öyle ki birbirleriyle kavga edecek duruma geldiler. Bunun üzerine Kureyşliler:
-Gelin, aramızda hüküm vermesi için şu yoldanilk görünen kişiyi hakem kılalım! dediler ve bu konudaanlaşmaya vardılar. Ardından beklemeye başladılar. Derkenhenüz bir delikanlı yaşta olan ve üzerinde kaplan derisinden bir atkı bulunan Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- onların huzuruna çıkıncaondan hakem olmasını istediler. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhive sellem- Hacer-i Esved’ingetirilmesini ve yere serdiği örtünün ortasınakonulmasını, sonra da her kabile reisinin örtünün bir ucundantutup kaldırmasını istedi. Kendisi de yukarıçıkıp Kureyşliler Hacer-i Esved’i yukarıya doğrukaldırınca kendi elleriyle onu yerine koydu.” (el-Ezrakî,”Mekke Tarihi”, c: 1, s: 161-164)
Âişe’den -Allah ondan râzı olsun- rivâyetolunduğuna göre o şöyle demiştir:
سَأَلْتُرَسُولَ اللهِ صَلَّى اللهُعَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَنِ الْجَدْرِ أَمِنَ الْبَيْتِهُوَ؟ قَالَ: نَعَمْ،قُلْتُ: فَلِمَ لَمْ يُدْخِلُوهُ فِي الْبَيْتِ؟قَالَ: إِنَّ قَوْمَكِقَصَّرَتْ بِهِمُ النَّفَقَةُ. قُلْتُ: فَمَا شَأْنُبَابِهِ مُرْتَفِعًا؟ قَالَ: فَعَلَ ذَلِكَ قَوْمُكِ لِيُدْخِلُوا مَنْ شَاءُواوَيَمْنَعُوا مَنْشَاءُوا، وَلَوْلا أَنَّ قَوْمَكِ حَدِيثٌ عَهْدُهُمْفِي الْجَاهِلِيَّةِفَأَخَافُ أَنْ تُنْكِرَ قُلُوبُهُمْ لَنَظَرْتُ أَنْأُدْخِلَ الْجَدْرَفِي الْبَيْتِ وَأَنْ أُلْزِقَ بَابَهُ بِالْأَرْضِ.[ رواه مسلم ]
“Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-‘e:
-Cedr(şu anda açık olan, Hicr veya Hatîm diye adlandırılan yer)Beytullah’tan mıdır? Diye sordum.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:
-Evet, diye cevap verdi.
Ben:
-Peki onu niçin Beytullah’a (Kâbe’ye) dâhil etmediler, diye sordum.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:
-Senin kavmin (helal) nafakası (parası) yetmedi de (onun için onuKâbe’ye dâhil edemediler), diye cevap verdi.
Ben:
– Peki (Beytullah’ın)kapısının yüksek oluşunun sebebi nedir? diye sordum.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:
– Senin kavmin (Kureyşliler) istediklerikimseleri içeri girdirmek, istemediklerini de engellemek için böyleyaptı.Şayet kavmin câhiliye devrine yakın (yeni müslüman)olmasaydı; ki kalplerinin çirkin karşılamasındanendişe ediyorum- o zaman Cedr’i (Hicr’i) Beytullah’a dâhil eder vekapısını da yere doğru bitiştirirdim, diye cevapverdi.” (Müslim, hadis no: 2374)
Kâbe,İslâm’dan önce (Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-‘in dünyayageldiği yılda) Habeşistanlı Ebrehe tarafındansaldırıya uğradı. Bunun da sebebi; Ebrehe, Yemen’de birkilise inşa etti ve hacıların, Kâbe yerine oraya yönelmeleriniistedi.(Fakat istediği olmayınca) beraberinde fillerin olduğubir ordu ile Mekke’ye doğru yola çıktı. Ebrehe ve ordusu Mekke’yeulaştığında Allah Teâlâ onların üzerine sürü sürü kuşlar gönderdi. Her kuş, birisigagasında ve diğer ikisi de ayaklarında olmak üzere nohut vemercimek büyüklüğünde üç taş taşıyordu.Taşınisabet ettiği kimse helak oldu. Böylelikle Ebrehe’nin ordusu Allah-azze ve celle’nin emriyle helaka uğrayıp yok oldular.
Nitekim AllahTeâlâ bu olayı yüce kitabı Kur’an-ı Kerim’de şöylezikretmiştir:
[1] [ سورة الفيل ]
“(Ey Nebi! Kâbe’yi tahrip etmek isteyen),fil sahiplerine (fillerle techiz edilmiş Ebrehe ordusuna) Rabbinin nelerettiğini görmedin mi? Onların tuzaklarını boşaçıkarmadı mı?Üzerlerine balçıktan pişirilmiştaşlar atan sürü sürü kuşlar gönderdi. Nihayet onları yenilmiş ekinyaprakları hâline getirdi.”(Fil Sûresi) (İbn-i Hişam,”Siyer-i Nebi”, c: 1, s: 44-58)
Gerek duyulmadığı için Kâbe’yi çevreleyenbir duvarın yapımına ihtiyaç yoktu.
Yakut el-Hamevî bu konuda şöyle demiştir:
“Kâbe’yi çevreleyen ilk duvarı Ömer b.Hattab -Allah ondan râzı olsun- inşa etti. Nebi -sallallahu aleyhi vesellem- ve Ebu Bekir’in -Allah ondan râzı olsun- zamanlarında Kâbe’yiçevreleyen bir duvar yoktu.İnsanlar, Kâbe’yi sıkıştırıpevlerini ona bitişik olacak derecede yakın yapınca, Ömer -Allahondan râzı olsun- şöyle dedi:
-Şüphesiz ki Kâbe, Allah’ın evidir.Beytullah’ın da bir avlusunun olması gerekir.Onun avlusuna kadar siz girdiniz,o sizin avlunuza girmedi, dedi.
Bundan dolayı Kâbe’nin çevresindeki evlerisatın aldıktan sonra yıktırıp çevresinigenişletti. Kâbe’nin çevresindekibazı ev sahipleri evlerini satmadılar. Daha sonra Ömer -Allah ondanrâzı olsun- evlerine karşılık daha yüksek miktarda ücretverip onlardan evlerini satın aldı ve insanın boyunaulaşmayacak yükseklikte Kâbe’nin çevresine duvar ördürdü. Lambalar buduvarın üzerine konurdu.
Osman b. Affan’ın -Allah ondan râzı olsun-hilâfeti zamanında Osman -Allah ondan râzı olsun- Kâbe’nin çevresindebulunan başka evleri daha yüksek fiyatla satın aldı.Denildiğine göre Kâbe’nin çevresine revakları ilk yaptırankişi, Osman b. Affan -Allah ondan râzı olsun- olmuştur.
İbn-i Zübeyr -Allah ondan râzı olsun- Mescid-iHaram’ı genişletmedi, ama daha da güzelleştirdi, avlusuna mermerdendirekler koydurup kapılarının sayısınıartırdı ve öncekinden daha güzel bir hale getirdi.
Abdülmelik b. Mervan’ın hilâfeti zamanındaMescid-i Haram’ın duvarı yükseltildi.Kızıldeniz yoluyla Mısır’dan Cidde şehrinedirekler getirildi.Ardından bu direkler tekerlekler üzerinde Cidde’denMekke’ye taşındı.Haccac b. Yusuf ise, bu direklerin üzerineörtü giydirilmesini emretti.
Velid b. Abdülmelik’in hilafeti zamanında Mescid-iHaram’ın dekoru güzelleştirildi, Mizabına (altınoluk) vetavanına büyük harcama yapıldı.
Mansur ve oğlu Mehdi zamanında da Mescid-iHaram’a harcama yapıldı ve dekoru daha güzel bir hale getirildi.
Böylelikle asırlar boyu Mescid-i Haram’ayapılan bakım ve harcamalar devam etti.
Mescid-i Haram’da birtakım dînî eserler de bulunmaktadır:
-Makam-ı İbrahim: Allah’ın yakındostu (Halilullah) İbrahim -aleyhisselâm-‘ın Kâbe’yi inşaederken üzerinde durduğu taştır.
-Zemzem kuyusu: Yerden fışkıran bu suyu,Hâcer ve oğlu İsmail -aleyhisselâm- susayınca Allah Teâlâ onuyerden çıkarmıştır.
-Hacer-i Esved ve Rükn-ü Yemânî: Bu ikisi, cennetin yakuttaşlarındandır.
Nitekim Abdullah b. Amr’dan -Allah ondan vebabasından râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre oşöyle demiştir:
“Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-‘işöyle derken işittim:
إِنَّ الرُّكْنَ وَالْمَقَامَيَاقُوتَتَانِ مِنْ يَاقُوتِ الْجَنَّةِ، طَمَسَ اللهُنُورَهُمَا، وَلَوْلَمْ يَطْمِسْ نُورَهُمَا لَأَضَاءَتَا مَا بَيْنَالْمَشْرِقِوَالْمَغْرِبِ. [ رواه الترمذي وأحمد]
“Şüphesizki Hacer-i Esved ile Rükn-ü Yemânî, cennetin yakutlarından iki yakuttur. İkisininnurunu Allah söndürdü. Şayet Allah ikisinin nurunu söndürmeseydi,doğu ile batının arasınıaydınlatırdı.”(Ahmed ve Tirmzî rivâyet etmiştir. Sünen-i Tirmizî, hadis no: 804)
Mescid-i Haram’ın çevresinde Safâ ve Merve tepeleribulunmaktadır.
-Yeryüzünde haccedilen tek mescit olması, Mescid-iHaram’ın özelliklerinden birisidir.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöylebuyurmuştur:
إِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِنْشَعَآئِرِ اللهِ فَمَنْ حَجَّ الْبَيْتَ أَوِ اعْتَمَرَ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْهِأَنْ يَطَّوَّفَ بِهِمَا وَمَنْ تَطَوَّعَ خَيْراً فَإِنَّ اللهَ شَاكِرٌ عَلِيمٌ [ سورة البقرة الآية: 158 ]
“Şüphesizki Safa ile Merve, Allah’ın (dîninin açık) nişânelerindendir. Onun için her kim,hac veya umre niyetiyle Kâbe’yi ziyaret eder ve onları tavaf ederse (iki arasında sa’y ederse), bundabir günah yoktur.Her kim de gönüllüolarak bir iyilik yaparsa,şüphesiz Allah kabul eder ve(yapılanı) hakkıyla bilir.” (Bakara Sûresi: 158)
-Allah Teâlâ’nın emin ve güvenli bir yerkılması ve orada kılınan bir namazın yüz bin namazdandaha fazîletli olması, yine Mescid-i Haram’ın özelliklerindenbirisidir.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöylebuyurmuştur:
وَإِذْ جَعَلْنَا الْبَيْتَمَثَابَةً لِلنَّاسِ وَأَمْناً وَاتَّخِذُواْ مِنْ مَقَامِ إِبْرَاهِيمَ مُصَلًّىوَعَهِدْنَا إِلَى إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ أَن طَهِّرَا بَيْتِيَلِلطَّائِفِينَ وَالْعَاكِفِينَ وَالرُّكَّعِ السُّجُودِ [ سورة البقرة الآية:125 ]
“(Ey Nebi! Hatırlar mısın?) Hani biz, Beyt’i(Kâbe’yi) insanlar için (hac, umre, tavaf ve namazda) bir toplanma vegüven yeri kılmıştık. Siz de Makam-ıİbrahim’denkendinize bir namazyeri edinin (orada namaz kılın). İbrahim ve İsmail’e:Tavaf edenler, kendini ibâdete verenler, rükû ve secde edenler için Evimi (Kâbe’yi)temiz tutun, diye emretmiştik.” (Bakara Sûresi: 125)
Allah Teâlâ yine şöyle buyurmuştur:
فِيهِ آيَاتٌ بَيِّـنَاتٌ مَقَامُ إِبْرَاهِيمَ وَمَنْ دَخَلَهُكَانَ آمِنًا وَِللهِ عَلَى النَّاسِ حِجُّ الْبَيْتِ مَنِ اسْتَطَاعَ إِلَيْهِسَبِيلاً وَمَنْ كَفَرَ فَإِنَّ اللهَ غَنِيٌّ عَنِ الْعَالَمِينَ [ سورة آلعمران الآية: 97 ]
“Onda (Beytullah’ta) apaçık deliller, Makam-ıİbrahimvardır.Kim orayagirerse, güven içinde olur. Yoluna gücü yetenlerin o Evi (Beytullah’ı) haccetmesi,Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim de (haccın farz oluşunu) inkârederse, bilmelidir ki, Allah bütün âlemlerden müstağnîdir (Kimseyemuhtaç değildir, aksine her şey O’na muhtaçtır).” (Âl-i İmrânSûresi: 97)
Bu konuda el-Ezrakî’nin; “Ahbâru Mekke”adlı eseri ile el-Fâkihânî’nin; “Ahbâru Mekke” adlı eserinebakabilirsiniz.
Başarıya kavuşturan ve dosdoğru yolaileten yalnızca Allah Teâlâ’dır.
الحاشية السفلية
^1 | أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَبِأَصْحَابِ الْفِيلِ1 أَلَمْ يَجْعَلْ كَيْدَهُمْ فِي تَضْلِيلٍ2 وَأَرْسَلَعَلَيْهِمْ طَيْراً أَبَابِيلَ3 تَرْمِيهِم بِحِجَارَةٍ مِنْ سِجِّيلٍ4فَجَعَلَهُمْ كَعَصْفٍ مَّأْكُولٍ5 |
---|
Kaynak:
Şeyh Muhammed Salih El Muneccid