İndir
0 / 0

İhmalkâr davranıp hac yapmayan ve bu hal üzere ölen kimsenin yerine hac yapılabilir mi?

Soru: 41663

Bir kimse, kırk yaşlarında iken hac yapamadan öldü. Bu kimse, beş vakit namazlarını vakitlerinde kıldığı halde hac yapmaya gücü yeten birisiydi ve her sene şöyle derdi:

– İnşaallah bu sene hac yapacağım.

Öldükten sonra miras bırakan bu kimsenin adına hac yapılır mı? Bu kimseye bir şey gerekir mi?

Allah'a hamdolsun ve peygamberine ve ailesine salat ve selam olsun.

Hamd,
yalnızca Allah’adır.

“İslâm
âlimleri bu konuda ihtilaf etmişlerdir. Bazı âlimler, onun yerine
(adına) hac yapılır, yapılan bu hac kendisine fayda verir
ve kendisi adına hac yapan kimse gibidir, demişlerdir.

Bazıları
ise; bu kimsenin yerine (adına) hac yapılmaz. Buna adına 1000
defa da hac yapılsa, haccı kabul olunmaz, yani sorumluluktan kurtulamaz,
demişlerdir.

Hak olan
görüş, işte bu görüştür. Çünkü bu adam, hemen
yerine getirmesi kendisinin üzerine farz olan bir ibâdeti, özürsüz olarak
terk etmiştir. Bu ibâdetin yerine nasıl gidilebilir? Sonra
ölümden sonra bu ibâdeti ona nasıl gerekli görebiliriz?
Ayrıca şimdi bu miras, vârislerin haklarıyla ilgilidir.
Sahibinden kabul edilmeyecek bir haccın kıymetini
(masraflarını) vârislerini niçin bundan mahrum edelim?

İbn-i
Kayyim -Allah ona rahmet etsin-, “Tehzibu’s-Sunen” adlı
kitabında bunu zikretmiş, ben de bu görüşteyim ve derim ki:

Hacca gücü
yettiği halde hafife almaktan veya tembellikten dolayı haccı
terk eden kimsenin yerine insanlar 1000 defa da hac yapsa, onun haccı asla
geçerli olmaz.

Zekâtâ
gelince, bazı âlimler şöyle demişlerdir:

Bir kimse
öldükten sonra onun yerine zekâtı verilirse, sorumluluktan kurtulur.
Fakat zikretmiş olduğum kâide, zekâtın sorumluluğundan onu
kurtaramayacağını gerektirir. Ama yine de mirastan zekât
payının çıkarılmasını gerektiğini
görüyorum.Çünkü zekât, fakirlerin ve zekâtı hak eden
insanların hakkıdır. Hac ise bunun tam tersidir. Haccın
masrafları mirastan alınamaz. Çünkü hac, insanın
hakkına bağlı değildir. Zekât ise, insanın
hakkına bağlıdır. Dolayısıyla zekât, hak eden
insanlar için mirastan çıkarılır. Fakat bu çıkarılan
zekât, sahibinin (ölen kimsenin) adına verilmiş sayılmaz
(onun adına verilmiş sayılmaz) ve kıyâmet gününde zekât
vermeyenin maruz kalacağı azaba uğrayacaktır. Allah
Teâlâ’dan âfiyet dileriz.

Aynı
şekilde oruç da böyledir. Eğer bir kimsenin, orucun kazasınıhafife aldığından ve tembel
davrandığından dolayı terk ettiği bilinirse, onun
orucunun kazası tutulmaz.Çünkü bu kimse, hafife alarak veya tembel
davranarak İslâm’ın rükünlerinden birisi olan bu ibâdeti özürsüz
olarak terk etmiştir. Eğer onun yerine kaza edilirse, bu oruç, ona
fayda vermeyecektir.

Rasûlullah
-sallallahu aleyhi ve sellem-‘in:

مَنْ مَاتَ
وَعَلَيْهِ صِيَامٌ، صَامَ عَنْهُ وَلِيُّهُ.
[ رواه البخاري ومسلم ]

“Üzerinde oruç borcu olduğu halde ölen
kimsenin velisi onun yerine oruç tutar.” (Buhârî ve Müslim)

Bu sözü; ihmalkâr ve kusurlu davranmayan kimse
içindir. Yoksa hiçbir şer’î özrü olmadan açık bir şekilde ve
alenen orucun kazasını terk eden kimsenin yerine oruç
tutmamızın faydası ne olacak ki?”

Kaynak

(Mecmû'u Fetâvâ İbn-i Useymîn; c: 21, s: 226)

at email

e-posta hizmetine katılım

Yeni bilgiler ve güncellemelerden haberdar olmak için e-posta hizmetimize katılmanızdan dolayı memnuniyet duyarız

phone

İslam Soru & Cevap Uygulaması

İçeriğe daha hızlı erişim ve internet olmadan gezinme yeteneği

download iosdownload android