Geçenlerde, Kur’an’ın birçok şeyi kapsayan mucizelerle ilgili olarak, -mesela; ana karnındaki cenin’in geçirdiği üç devre, yıldızların yörüngesi vb.- bazı (yazılar) okudum. Özellikle bir tanesi, “gün” sözcüğünün Kur’an’da 365 defa geçtiğinden, “ay kelimesinin 12 defa tekrarlandığından bahsediyordu. Kur’an’da, “gün” kelimesinin (çoğulu olan günler)’in kaç defa yinelendiğini unuttum. Arkadaşlarımdan biri, İslâmi (hicri) takvim bastırdı. Ancak, 365 günden oluşmuyor. İslâmî takvim konusundaki bu durum ne anlama gelmektedir? Yoksa Allah, dünyanın çoğunluğunun miladi takvimi kullanacağını bildiğinden, bu, sonuncusunun daha sağlam olduğuna mı işarettir?
KUR’AN’DA SAYISAL MUCİZE VE GÜNEŞ TAKVİMİ’NİN KULLANIMI KONUSU
Soru: 69741
Allah'a hamdolsun ve peygamberine ve ailesine salat ve selam olsun.
Hamd,yalnızca Allah’adır.
Birincisi:
Birçokinsan, Kur’an’daki çeşitli mucizelerle ilgilenmişlerdir. Bumucizelerden biri de “sayısal mucize”dir. Gazete ve dergilerde, internetsitelerinde; tekrarları benzer lafızlar veya zıtlarıylaaynı sayıda zikredilen ifadelerin dökümü yayınlanmaktadır.“Yevm” (gün) kelimesinin (365) defa,“şehr” (ay) kelimesinin 12 defatekrarlandığını iddia etmektedirler. Yine, “melekler veşeytan” ve “dünya ve âhiret” gibi, başka lafızlar için de bunabenzer şeyler yapılmıştır.
İnsanlarınbirçoğu, “Nükte” ile “i’caz” yani eşsizlik-benzersizlik (konusunu)birbirinden ayırmaksızın, bu tekrarlar (hakkındakisayılar)ın doğru olduğunu ve bunların Kur’an’ınmucizelerinden olduğunu sanmaktadır. Birtakım sayılarıve (birbiriyle benzeşen-belirli) kelimeleri bir araya getirerek kitaplaryazmak, herkesin yapabileceği bir şeydir. Bunun neresi benzersizolmaktır? Allah Teâlâ’nın kitabındaki “benzersizlik” bu türden inceliklergibi değildir. Aksine konu, bundan çok daha derin ve çok daha ulvîdir.ÇünküArab hatiplerini ve söz ustalarını, “bu (Kur’an’ın) birbenzerini veya benzeri on suresini veya bir tek suresini de onlarıngetirmeleri” konusunda aciz bırakan bu (Kur’an)dır. Bu gibi incelikleriyapmaya (kalkışmak) herhangi bir yazarın haddi değilken, -bunundaötesinde- kitap telif etmeye kalkışmak! İşte bunadikkat edilmelidir.
Bilinmelidirki; bu tarz fiiller, böylesi kimseleri, sadece istatistik oluşturma(sınırında durdurmamış) daha fazlasınayönelmeye sevk etmiştir.Bazıları bu sayılarla“İsrail devleti’nin yok olacağı tarihi, diğerbazıları “kıyametin kopacağı ânı” belirlemeyeyeltenmişlerdir. Bir kısmı da yayınlarında, Kur’anda “NewYork’taki İkiz Kulelerin yıkılışı”na işaretedildiğini iddiâ ederek, tevbe suresinin âyet sayısı, sûrenumarası ve cüz sayısından hareketle, Allah Teâlâ’nınkitabına iftira atmıştır.Bütün bunlar, Allah Teâlâ’nınkitabına karşı (işlenen) ve Allah’ınKitabı’nın eşsizliği hakkındaki cehaletten kaynaklananabesliklerdir.
İkincisi:
Burakamları yayınlayanların istatistikleri incelendiğinde,bazı lafızların sayımının doğruolmadığı görülmektedir.Bazılarının,kelimelerin sayımında ‘ayıklama’ yöntemini kullanarak,hevalarına göre davranmışlardır. Bütün bunlar, arzuettikleri neticeye ulaşmak ve Allah’ın kitabında var olduğunusandıkları şeyler içindir.
Dr. Halid es-Sebt şöyle demiştir:
Dr.Eşref Abdurrazzak Katane, Kur’an-ı Kerim’deki sayısal mucizekonusunda bir tenkit çalışması yapmış ve buçalışmasını “Mushaf’ın Resmi ve SayısalMucize; Kur’an-ı Kerim’de Sayısal Mucize Kitapları (ileilgili) bir Tenkit Çalışması” adıylayayınlamıştır. 3 Kitabın sonuç bölümünde şukitaptan bahsetmektedir:
1-“19 Rakamının Mucizesi”.Basim Cerrar,
2-“Kurban’da Sayısal Mucize” .Abdurrazzak Nevfal,
3-“Mucize” Adnan er-Rifaî.
Müellif,ulaştığı sonucu şu ibarelerle ifade etmiştir:
“Bukitaplarda zikredildiği üzere,çalışmamda ‘sayısal mucize düşüncesi ile ilgiliolarak ulaştığım sonuç; bunun kesinlikle doğruolmadığı şeklindedir. Zira bu kitaplar, okuyucuyuönceden belirlenen sonuçlara ikna etmeye dayanan bakışaçısının doğruluğunu ispat etmek için, bazen“yönlendirme” şartlarına, bazen de “ayıklama”yöntemine dayanmaktadır. Bazen bu şartlıyönlendirmeler, ümmetin icmasıyla belirlenmiş olan sabitelerindışına çıkılmaya götürmüştür.Mushaflardaki“Resm-i Osmanî”ye muhalefet etmek gibi. Ki, bu asla caiz değildir. Yine,bazı kelimelerin yazılış şekli konusunda, sadecemushafların birindeki şeklini itibara alıp, diğerlerinidevre dışı bırakmak gibi. Bu da (yine) kelimelerin eşanlamlıları ve karşıt anlamlılarıaçısından Arapça Dil Bilgisi prensiplerine aykırı olmayasebep olmuştur.” (Şam, (S. 197). MenarYayın-Dağıtım. 1. Baskı, 1420 H /1999 M.)
Dr. Fahd er-Rumîde, Abdurrazzak Nevfel’in, Sayısal Mucize’ iddiasınındoğruluğunu ispat için, kelimelere “ayıklama” yöntemini uygulamayıtercih etmesi konusunda (bazı) misaller vermektedir.
Sözlerindenbazıları şöyledir:
“Kur’anda“el-yevm” (gün) lafzı, senenin gün sayısı adedince (365) keregeçmektedir. Bunu ispat etmek için, “el-yevm” ve “yevmen” kelimelerinisaymakta, ancak “yevmeküm” , “yevmehum” ve “ yevme izin”lafızlarını saymamaktadır. Çünkü, saymışolsa, hesap şaşacaktır! Aynı şekilde,şeytan(ın şerrinden, Allah’a sığınmaanlamındaki) “el-istiaze” lafzı ile ilgili olarak da durumböyledir. 11 defa geçtiğini söylemekteler. Ancak, “euzu” ve“feste’iz” lafızlarını sayıya dâhil ederken, aynıkökten gelen “uztu” , “yeûzûne”, “uîzuha” ve “maâzallah”lafızlarını dâhil etmemektedirler.” (Bkz.“İtticâhât’it-Tefsîr Fi’l-Karni’r-Râbi’ Aşar” (14. Asırda TefsirEğilimleri) 2/699-700. Beyrut, Müessesetü’r-Risale. 2. baskı. 1414 H.)
Böylece,bilimsel ve sağlam bir ifade ile soruda belirtilen, “Yevm” kelimesi veKur’andaki sayısı ile ilgili cevap açığa kavuşmuşoluyor.
Üçüncüsü:
Allah Teâlâ’nın,Kitâb-ı Kerim’inde zikrettiği “hesap” ise, dakik ve senelerzarfınca asla şaşmayacak olan “kameri hesap”tır.
Allah Teâlâ,Kehf Sûresi 25. âyetinde şöyle buyurmaktadır:
وَلَبِثُوا فِي كَهْفِهِمْ ثَلَاثَ مِئَةٍ سِنِينَ وَازْدَادُوا تِسْعًا [ سورة الكهف الآية:25]
“Onlar mağaralarında üç yüzyıl kaldılar. Buna dokuz daha eklediler.“(KehfSûresi:25).
Bazıâlimler; “(300) sayısı şemsi (güneş yılı)hesabına göre, (309) sayısı ise, kameri (ay yılı)hesabına göredir” demişlerdir!
Bugörüşe, değerli âlim Muhammed b. Salih el-Useymîn itirazetmiş ve itirazını şöyleaçıklamıştır:
“Allah Teâlâ’nınkatında hesap ay hesabıdır, güneş hesabıdeğildir”.
değerliâlim Muhammed b. Salih el-Useymîn şöyle demektedir:
(وَازْدَادُوا تِسْعاً )
“dokuzsene daha eklediler”
Yani, üçyüz’ün üzerine dokuz sene daha eklediler ve oradaki kalışları 309sene olmaktadır. Birisi, üçyüz dokuz niye denilmemiş” diyesorabilir?”
Cevapolarak deriz ki:
Bu, oanlama gelir. Ancak, Kur’an-ı Kerim, kitapların en beliğolanıdır. Bu yüzden, âyetlerin başlarının kafiyesiiçin:
(ثَلاثَ مِائَةٍ سِنِينَ وَازْدَادُوا تِسْعاً )
“Üç yüz sene ve-ilaveten- dokuz sene” demiştir. Ancak bu, bazılarınındediği gibi, “üçyüz sene”güneş hesabıyla, “dokuz sene de” ay hesabıyla(anlamında) değildir.Zira,Allah Teâlâ’nın böyle kasdettiğine delil bulmamız mümkündeğildir.Allah Teâlâ’nın bu manayı kastettiğini kim iddiâedebilirki? Hatta güneş yılı olarak üçyüz sene, üçyüz dokuz ayyılına tekabül etse dahi, Allah Teâlâ’nın, (bu ifadesiyle) tamda bunu kastettiğini söylememiz mümkün değildir. ÇünküAllah indinde hesap “bir”dir.
Peki, Allahindindeki hesabı (anlayabilmemize yarayacak) alametler ne olabilir?
Cevabı:Hilal’dir. Bu yüzden deriz ki: “üçyüz sene”güneş yılıdır, “dokuz sene ilave ettiler” ayyılıdır sözü, zayıf bir sözdür.
Birincisi: ÇünküAllah Teâlâ’nın bunu murad ettiğini söylememiz mümkündeğildir.
İkincisi: Allahindinde ayların ve senelerin sayısı hilal iledir. Allah Tealabuyurur:
هُوَ الَّذِي جَعَلَ الشَّمْسَ ضِيَاء وَالْقَمَرَنُوراً وَقَدَّرَهُ مَنَازِلَ لِتَعْلَمُواْ عَدَدَ السِّنِينَ وَالْحِسَابَ … [ يونس سورة من الآية:5 ]
“O, güneşi bir ışık(kaynağı), ayı da (geceleyin) bir aydınlık(kaynağı) kılan, yılların sayısını vehesabı bilmeniz için ona menziller takdir edendir…” (Yunus Sûresi:5).
Yinebaşka bir âyette buyurmakatdır:
يَسْأَلُونَكَعَنِ الأهِلَّةِ قُلْ هِيَ مَوَاقِيتُ لِلنَّاسِ وَالْحَجِّ…[ سورة البقرة من الآية: 189]
“Sana, hilâlleri sorarlar. Deki: Onlar, insanlar ve hac için vakit ölçüleridir.” (Bakara Sûresi: 189)
“Kehf Sûresinin Tefsiri”.
Ay ve Hailler ile (yapılan) hesaplama,Peygamberler ve kavimlerince bilinmektedir. Güneş ile hesaplama ise, cahildindarlar dışında bilinmemektedir. Maalesef bugün birçok müslümanda bunlara uymaktadır.
Dr. Halid es-Sebt; Tevbe Sûresi’ndeki( لا يزال بنيانهم … ) (Kurmuş olduklarıbinaları,…..) Tevbe Sûresi:110 ile Amerika’daki bombalama eylemlerini delillendirenlereitirazı sadedinde demiştir ki:
Dördüncüsü: Güneşyılı hesabına göre kurulan bu tür irtibatlarındayanağı putperest toplumlardan tevarüs eden hesap yöntemleridir.Peygamberler -Allah’ın salât ve selamı onların üzerine olsun-tarafından (bilinen) bir yöntem değildir. Şer’i açıdanmuteber sayılan hesaplama (şekli), ay ve hilal (e göreolan)’dır. Bu daha dakik ve daha doğrudur. Peygamberlerinuygulamalarında, ay ve hilal (yılı) hesabınınbilindiğine delil ise; Vâsile b. el- Eska’ -Allah ondan râzı olsun- hadisidir.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-şöyle buyurmuştur:
“İbrahim-aleyhisselâm-‘a sahifeler (kitap) Ramazan’ın ilk gecesinde indirildi.Tevrat, Ramazan’ın altıncı, İncil on üçüncü, Kur’an ise, Ramazan’ınbaşından yirmi dört gün geçince nazil olmuştur.” (Hadisi,Ahmed (4/107) ve Beyhaki Sünen’de (9/188) hasen senedle rivayetetmişlerdir. El-Albanî ise, “es-Sahîha” adlı eserinde (1575) zikretmiştir.)
Bunagöre, hesaplamalar, ancak ay ve hilal hesabına görebilinmekteydi. Yine bir başka delilde, Sahihayn’de, İbn-i Abbas -Allahondan ve babasından râzı olsun- tarafından rivâyet edilenhadis’tir:
Odemiştir ki:
“Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- Medine’ye geldiğinde, Yahudilerin aşuregünü orucu tuttuklarını gördü ve: Bu nedir? dedi.
Dediler ki:Bu gün önemli bir gündür.Bu günde Allah, İsrailoğullarınıdüşmanlarından kurtardı ve Musa da bu günde oruçtutmuştur…” (Hadisi, Buhari (2004), Müslim (1130) rivayetetmişlerdir. Hafız (ibn Hacer r.a.) kendilerinin güneşhesabını itibara aldıklarını itiraf etmektedir. Bkz.“Fethu’l-Bârî” (4/291) ve bkz. (7/323).
İbn-i Kayyim-Allah ona rahmet etsin- şu âyetlerin yorumuyla ilgili olarakşöyle demiştir:
هُوَ الَّذِيجَعَلَ الشَّمْسَ ضِيَاءً وَالْقَمَرَ نُورًا وَقَدَّرَهُ مَنَازِلَ [ سورة يونس الآية:5]
“O, güneşi bir ışık (kaynağı), ayı da (geceleyin) biraydınlık (kaynağı) kılan, (yıllarınsayısını ve hesabı bilmeniz için) ona menziller takdiredendir.” (Yunus Sûresi: 5).
(وَالشَّمْسُ تَجْرِي لِمُسْتَقَرٍّ لَهَا ذَلِكَ تَقْدِيرُ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ.وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُمَنَازِلَ حَتَّى عَادَ كَالْعُرْجُونِ الْقَدِيمِ )) [سورة يس الآيتان: 38-39]
“Güneşde kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu, mutlak güç sahibi,hakkıyla bilen Allah’ın takdiri (düzenlemesi)dir.Ayın dolaşımı için de konak yerleri (evreler)belirledik. Nihâyet o, eğrilmiş kuru hurma dalı gibi olur.” (Yasin Sûresi: 38-39):
Görüldüğügibi, eski toplumlarda ay hesabı daha yaygın ve daha çok biliniyordu.Ayrıca yanlıştan daha uzak ve isabet etme noktasında güneşhesabından daha doğrudur. İnsanlar kameri (ay)hesabının (daha sağlıklı olduğu) konusundahemfikirdirler.
DolayısıylaAllah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
وَقَدَّرَهُ مَنَازِلَ لِتَعْلَمُوا عَدَدَ السِّنِينَ وَالْحِسَابَ [ سورة يونس الآية:5]
“Allah, Yılların sayısını ve hesabı bilmeniziçin, ona (ay’a) menziller takdiredendir.” (Yunus Sûresi: 5).
Halbuki güneşiçin böyle buyrulmamaktadır. Bu yüzden, hac ayları, oruç, bayramlave İslâmî mevsimler, hepsi ay hesabına göredir. Ay’ınyörüngesindeki seyri, Allah’ın bir hikmetidir. Allah Teâlâ, dininimuhafaza için insanları bu hesap üzerinde birleştirmiştir. Zirabu (hesapta) hata ve yanılgı imkânsızdır. Yahudi veHıristiyanların (Ehl-i Kitab’ın) dinlerine musallat olan türdenkarmaşa ve ihtilaflar (bu) dine girmez.” (Miftah Dar’us-Saadet”kitabından. (S.538-539).
Belki de, İbn-i Kayyim’in -Allahona rahmet etsin- bu son ibaresinden; Ehl-i Kitab’ın güneş hesabınadayandıkları anlaşılabilir.Bu konuda Hafız İbn-iHacer -Allah ona rahmet etsin-, önce İbn-i Kayyim’e nispetettiği sözünü, daha sonra düzelttiğini itiraf etmiştir. (Bkz.“Fethu’l-Bârî; s: 323) .
Gerçek şu ki, (Ehl-i Kitab’ın)şeriatında da buna dayanak yoktur. Ancak sonraları (kaba softa)cahillerce kullanılmıştır.
Allah Teâlâ’nın:
يَسْأَلُونَكَعَنِ الأهِلَّةِ قُلْ هِيَ مَوَاقِيتُ لِلنَّاسِ وَالْحَجِّ…[ سورة البقرة من الآية: 189]
“Sana, hilâlleri sorarlar. Deki: Onlar, insanlar ve hac için vakit ölçüleridir.” (BakaraSûresi: 189)
ÂyetiKerime’si ile ilgili olarak değerli âlim Muhammed b. Salih el-Useymîn -Allahona rahmet etsin- şöyle demektedir:
“Bunlardan biri de: Bütün toplumlarıntarihi, Allah’ın onlar için belirlediği tarihlerdir. Bu (tarihler)hilal (e dayalı) tarihlerdir.
(مَوَاقِيتُلِلنَّاسِ)”insanlariçin vakit ölçüleridir.”
Âyetikerimesi mucibince, zaman, toplum ve mekân ötesi bir ölçüözelliğine haizdir. Fakat sonraları ortaya çıkan alafrangaay ölçüsü uygulamalarının; ne ilmî, ne mantıkî ve ne deşer’î mesnedi vardır!Bu yüzden aralarındaki farklarınsebebinin nereden kaynaklandığı bilinmeksizin, bazı ayların28, bazılarının 30, bazılarının da 31 günçektiğini görmekteyiz. Sonra, bu ayların, insanlarınvakitlerini belirlemelerine yarayan duyusal bir emareleri bulunmamaktadır.Halbuki kameri (hilali) ayların (şemsi ayların aksine), herkesinbildiği duyusal (sezgiye dayalı) belirtileri vardır.”(Bakara Tefsiri; c: 2, s: 371).
Kurtubî de -Allah ona rahmet etsin- Allah Teâlâ’nın Tevbe Sûresi’nin 36. âyetiile ilgili olarak şöyle demiştir:
إِنَّ عِدَّةَ الشُّهُورِ عِنْدَ اللَّهِ اثْنَا عَشَرَ شَهْرًافِي كِتَابِ اللَّهِ يَوْمَ خَلَقَ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضَ [ سورة التوبة الآية:36]
“Şüphesiz Allah’ıngökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allahkatında ayların sayısı on ikidir…” (Tevbe Sûresi:36).
“Bu âyet, ibadetler ve benzeri konularlailgili gerekli olanın, Arabların da bildiği (kameri) aylar veseneler üzerinden değerlendirme yapmanın gereğine delalet eder.Acem’in, Rum’un, Kıptî’nin itibar ettiği (12 ay’dan daha fazlaçıkmasa da) ay (hesabına) değil.Çünkü bu (ay)larınsayısı, çelişkilidir. Kimisi otuzdan fazla, kimisi azdır.Buna karşılık, Arabların ayları ise, otuzu aşmaz.Otuzun altına düşse bile. Otuzun altına düşenler de, aylasınırlandırılmazlar! Kaldı ki, (otuzdan)noksanlık ve tam olma konusundaki bu farklılıklar,ayınburçlardaki seyrinin farklılığından kaynaklanmaktadır.”(Kurtubî Tefsiri; c: 8, s:133)
Allah Teâlâen iyi bilendir.
Kaynak:
İslam Soru-Cevap Sitesi