İndir
0 / 0
1330030/07/2005

Elektrik faturalarını ödemekten kaçmaya çalışmak câiz midir? Çünkü devlet, onları elektrik faturalarıyla bunaltmakta ve bununla onlara zulmetmektedir?

Soru: 70274

Yaşadığımız asırda müslüman bir ülke, iktisatlı kullanmak ve elektrik ve su kullanımını daha aza indirebilmek için elektrik ve su faturalarını ödeme işleminde vatandaşlarını bunaltması ve onlara zulmetmesi câiz midir?

Caddelerin ve umumi yolların aydınlatılması, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-‘in:

“Lambalarınızı söndürün…” diye buyurduğu hadise aykırı değil midir?

Yine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-‘den rivâyet olunan bu anlamdaki şu hadis de vardır:

“Müslüman, müslüman kardeşini şu üç şeyden engellemesin: Su, ot ve ateş.”
Zorla ödememiz istenen bu faturaları ödemekte hile yapmamız câiz değil midir? Eğer bu hile câiz değilse, âile reisinin, âilesi, akrabası ve komşusunun (elektrik faturasını ödemezse) ayıplanmaktan kaçamayacağı bir zamanda yaşam biçimini değiştirmenin yolu nasıl olmalıdır?

Allah'a hamdolsun ve peygamberine ve ailesine salat ve selam olsun.

Hamd, yalnızca Allah’adır.

Birincisi:

Hükümetlerin
ve yetkililerin, vatandaşlarına şefkatli davranıp onlara
acımaları ve güçlerinin yetmeyeceği şeylerle onları
sorumlu tutmamaları gerekir. Ayrıca devletin ticari malları ve
insanların vazgeçemeyeceği zarurî temel hizmetleri tekeline alarak
piyasayı elegeçirmesi, sonra da bunları yüksek fiyatlarla
vatandaşlarına satması câiz değildir.

Hükümetlerin,
hedef ve gâyelerinin, vatandaşlardan kâr elde eden yatırım
şirketleri olmadıklarını bilmeleri gerekir. Hükümetlerin en
büyük görevi; vatandaşlara hizmet etmek, onlara kolaylık
sağlamak ve onlara merhametli davranmaktan başka bir şey
değildir.

Nitekim Peygamber
-sallallahu aleyhi ve sellem- bir duâsında şöyle
buyurmuştur:

اللَّهُمَّ مَنْ وَلِيَ مِنْ أَمْرِ أُمَّتِي شَيْئًا فَشَقَّ
عَلَيْهِمْ فَاشْقُقْ عَلَيْهِ، وَمَنْ وَلِيَ مِنْ أَمْرِ أُمَّتِي شَيْئًا
فَرَفَقَ بِهِمْ فَارْفُقْ بِهِ.
[ رواه مسلم ]

“Allahım! Kim ümmetimin
işinden bir şey üstlenir, sonra da onlara sıkıntı
verirse, sen de ona sıkıntı ver. Kim de ümmetimin işinden
bir şey üstlenir, sonra da onlara nazik ve iyi davranırsa, sen de ona
iyi davran.” (Müslim; hadis no:1828)

Hükümet
yetkilileri,yarın Allah’ın huzurunda hesaba duracaklarını,
amellerinden hesaba çekileceklerini, amellerinin
karşılığını göreceklerini, her devlet başkanının,
sorumlunun ve yetki sahibinin, idâresi altında bulunan her insandan
sorguya çekileceğini çok iyi bilmeleri gerekir.

Nitekim Peygamber
-sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:

“Hepiniz
çobansınız ve hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz…”

Ömer
-Allah ondan râzı olsun- şöyle derdi:

“(İslâm
devletinin bir bölgesi durumunda olan) Bağdat’ta bir
katırın ayağı tökezlese, Allah Teâlâ kıyâmet
gününde bana onu mutlaka soracaktır:


Ona niçin yol yapmadın ey
Ömer!”

Kıyâmet
gününde sorgu bu derece olacaktır. Hatta hayvanlardan bile sorgu
olacağına göre zulme uğrayan binlerce veya milyonlarca
insan hakkındaki sorgu nice olacaktır?

Nice
devletler adâlet sayesinde ayakta kalmış, nice devletler de zulûm
sebebiyle yıkılmışlardır.

“Bunun
içindir ki şöyle denilmiştir:

Allah Teâlâ, kâfir de olsa adâletli devleti ayakta tutar.Ama müslüman
da olsa zâlim devleti asla ayakta tutmaz.

Yine
denildi ki:

Dünya, adâlet ve küfürle devam eder, ama zulûm ve
İslâm ile asla devam etmez.

Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda
şöyle buyurmuştur:


لَيْسَ ذَنْبٌ أَسْرَعُ عُقُوبةً مِنَ الْبَغْيِ وَقَطِيعَةِ
الرَّحِمِ.

“Azgınlık edip
zulümde haddi aşmak ve sıla-i rahmi kesmekten, cezâsı daha hızlı ortaya çıkan bir günah yoktur.”

Azgınlık edip zulümde haddi aşan kimse, (mü’min
olduğu için) âhirette kendisine mağfiret edilmiş, merhamet
olunmuş olsa bile dünyada cezâsını çeker. Bunun da sebebi;, her
şeyin nizamı, adâlet olmasıdır. Eğer dünya işi
adâletle ayakta tutulursa, sahibinin (adâleti uygulayanın) âhirette
hayırdan yana hiçbir nasibi olmasa bile o iş ayakta kalır. Dünya
işi adâletle ayakta tutulmazsa, sahibi îmânından dolayı âhirette
karşılığını görecek olsa bile, dünya işi
ayakta kalmaz.” (Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye;
“Mecmû’u’l-Fetâvâ”; c: 28, s: 146)

İkincisi:

Müslümanın sabredip ecrini
Allah Teâlâ’dan
beklemesi ve gördüğü hırsızlık ve zulme
aynısıyla karşılık vermemesi gerekir.

Bu sebeple elektrik sayacıyla oynamak ve ödenmesi gereken
faturaları ödememek için hileye başvurmak câiz değildir.

Çünkü
bu davranış, hile ve aldatmadır ve insanların
mallarını bâtıl yollarla yemektir.

Nitekim İlmî Araştırmalar ve Dâimî Fetvâ Komitesi’ne:

“Kâfir
bir devleti zarara uğratmak amacıyla elektrik veya su
sayacını durdurmak câiz midir? Bilindiği üzere bu kâfir devlet
(ülke), benden zorla zulümle vergiler almaktadır.”

Diye
sorulmuş, bunun üzerine komite buna şöyle cevap vermiştir:

“Bu
davranış, insanların mallarını bâtıl yollarla
yemek olduğu için câiz değildir.” (İlmî Araştırmalar ve Dâimî Fetvâ Komitesi Fetvâları;
c: 23, s: 441)

Yine İlmî Araştırmalar ve Dâimî Fetvâ Komitesi’ne:

“Elektrik
veya su veya telefon veya doğalgaz veyahut da bunun gibi benzeri
hizmetlerin faturasını hile yoluyla ödemekten kaçınmaya
çalışmak, câiz midir? Bilindiği üzere bu hizmetleri,
insanların genelinin sahip olduğu anonim şirketler
üstlenmektedir.”

Diye
sorulmuş, bunun üzerine komite buna şöyle cevap vermiştir:

“Bu
davranış, insanların mallarını bâtıl yollarla
yemek olduğu ve emâneti sahibineteslim etmek olmadığı için câiz değildir.

Oysa Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:

إِنَّ اللهَ يَأْمُرُكُمْ أَن
تُؤدُّواْ الأَمَانَاتِ إِلَى أَهْلِهَا وَإِذَا حَكَمْتُمْ بَيْنَ النَّاسِ أَنْ
تَحْكُمُوا بِالْعَدْلِ إِنَّ اللهَ نِعِمَّا يَعِظُكُمْ بِهِ إِنَّ اللهَ كَانَ
سَمِيعاً بَصِيراً
[ سورة النساء الآية: 58 ]

“Şüphesiz ki Allah, size,
emânetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman
adaletle hükmetmenizi emreder. Gerçekten Allah, bununla size ne güzel
öğüt veriyor. Şüphesiz ki Allah,
(sözlerinizi)
hakkıyla işitendir, (yaptıklarınızı)
hakkıyla görendir.”
(Nisâ
Sûresi: 58)

Yine
şöyle buyurmuştur:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ
لاَ تَأْكُلُواْ أَمْوَالَكُمْ بَيْنَكُمْ بِالْبَاطِلِ إِلاَّ أَن تَكُونَ
تِجَارَةً عَنْ تَرَاضٍ مِنْكُمْ وَلاَ تَقْتُلُوا أَنْفُسَكُمْ إِنَّ اللهَ كَانَ
بِكُمْ رَحِيماً
[ سورة النساء الآية: 29 ]

“Ey îmân edenler!
Mallarınızı aranızda karşılıklı
rıza ile gerçekleştirdiğiniz ticaret yolu
dışında, bâtıl (haksız) yollarla yemeyin. Ve (Allah’ın
haramlarını işleyerek) kendinizi (birbirinizi) öldürmeyin.
Şüphesiz ki Allah, (yapmanızı emrettiği ve
kaçınmanızı yasakladığı her şeyde) sizin
için pek merhametlidir.” (Nisâ
Sûresi: 29)” (İlmî
Araştırmalar ve Dâimî Fetvâ Komitesi Fetvâları; c:
23, s: 441)

Üçüncüsü:

Zikrettiğiniz
şu hadisi:

ثَلاثٌ لا يُمْنَعْنَ الْمَاءُ
وَالْكَلأُ وَالنَّارُ.
[ رواه ابن ماجه ]

“(İnsanları) şu üç şeyden
engellemek helal olmaz: (Sahibi olmayan yağmur, pınar ve nehir) suyundan,
(hiç kimseye âit olmayan terk edilmiş arazide biten) ottan ve
ateşten.” (İbn-i Mâce; hadis no: 2473)

Veya başka
bir rivâyetteki şu hadisi delil göstermeniz:

الْمُسْلِمُونَ شُرَكَاءُ فِي ثَلاثٍ فِي الْمَاءِ وَالْكَلإِ
وَالنَّارِ، وَثَمَنُهُ حَرَامٌ.
[رواه ابن ماجه، وصححهما الألباني في صحيح ابن
ماجه ]

“Müslümanlarşu üç
şeyde ortaktırlar:
(Sahibi
olmayan yağmur, pınar ve nehir) suyunda, (hiç kimseye âit
olmayan terk edilmiş arazide biten) otta ve ateşte. Bu üç
şeyden alınan ücret haramdır.” (İbn-i Mâce; hadis
no: 2472.Elbânî, “Sahih-i İbn-i Mâce”de ‘hadis, sahihtir’
demiştir.)

Bunu
delil olarak göstermeniz doğru değildir.Çünkü bu üç
şeye sahip olunur da onları bir araya getirme imkânına sahip
olunursa, satışı câiz olur.

Örneğin
suyun, cam veya pet şişelerde satılması gibi…

Değerli âlim Muhammed b. Salih el-Useymîn -Allah ona
rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:

“Yerden kendiliğinden çıkan kuyu suyunun
satışı sahih olmaz. Bu sebeple bu suyun satılması câiz
değildir.

Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda
şöyle buyurmuştur:

“İnsanlar şu üç şeyde
ortaktırlar: (Sahibi
olmayan yağmur, pınar ve nehir) suyunda, (hiç kimseye âit
olmayan terk edilmiş arazide biten) otta ve ateşte.”

Çünkü bu su, insanın gücüyle
çıkmamış, aksine Allah -azze ve celle-‘nin kudretiyle
çıkmıştır. Bir insan, derin bir kuyu kazdığı
halde su çıkmayabilir. Suyun çıkması, gayreti, onun
yorulması ve fiiliyle ilgili değildir. Aksine o, bir vesiledir.Bu
sebeple insan, suya sahip olamaz (onu tekeline alamaz). O halde sahip
olmadığı suyu satması da sahih değildir. Fakat suyu
mülkiyetine geçirip ona sahip olur ve suyu çıkardıktan sonra bir
havuza koyarsa (biriktirise, bu takdirde onu satması câiz
olur.Çünkü bu su, artık sahip olduğu bir mülk haline
gelmiştir.” (“eş-Şerhu’l-Mumti'”; c: 8, s: 154)

Aynı şekilde lambaları söndürmeyi
emretmekle ilgili olan hadis de böyledir. Hadisin zâhiri, evlerin
yanmasına sebep olabilecek lamba ve kandillerle sınırlı
kalmak ve bunlarla yetinmek hakkındadır.

Hadisin lafzı şöyledir:

İbn-i Abbas’tan -Allah ondan ve babasından râzı
olsun- rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:

جَاءَتْ فَأْرَةٌ فَأَخَذَتْ تَجُرُّ الْفَتِيلَةَ فَجَاءَتْ
بِهَا فَأَلْقَتْهَا
بَيْنَ يَدَيْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَلَى الْخُمْرَةِ الَّتِي كَانَ قَاعِدًا عَلَيْهَا ،
فَأَحْرَقَتْ مِنْهَا مِثْلَ
مَوْضِعِ الدِّرْهَمِ ، فَقَالَ:إِذَا نِمْتُمْ فَأَطْفِئُوا سُرُجَكُمْ،
فَإِنَّ
الشَّيْطَانَ يَدُلُّ مِثْلَ هَذِهِ عَلَى هَذَا فَتُحْرِقَكُمْ.
[ رواه أبو
داود و
صححه
الألباني في صحيح أبي داود ]

“Bir fare gelerek çektiği bir fitili,
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in önüne, üzerinde oturmakta
olduğu(hurma
liflerinden yapılmış) hasır minderin üstüne bırakıp gitti. Fitil,
hasırdan bir dirhem kadar bir yeri yaktı.

Bunun
üzerine, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:


Uyuyacağınız zaman kandilinizi söndürün. Zirâ şeytan,
bunu (fareyi) böylesi
zararlı işte kullanır ve sizi yakar.”(Ebû Dâvûd; hadis no:5247. Elbânî, “Sahih-i Ebî Dâvûd”da ‘hadis, sahihtir’
demiştir.)

Câbir’den
-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre Rasûlullah
-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

أَطْفِئُوا
السِّرَاجَ . . . فَإِنَّ الْفُوَيْسِقَةَ تُضْرِمُ
عَلَى أَهْلِ الْبَيْتِ
بَيْتَهُمْ.
[ رواه مسلم ]

“(Geceleyin uyuyacağınız zaman) kandilinizi söndürün. Zirâ fare, kandilin fitilini çekip ev halkının evlerinin
hızla yanmasına
sebep olabilir.” (Müslim; hadis no: 2012)

Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-‘in uykudan
önce kandili söndürmeyi emretmesi, terk edildiği zaman evde
yangın çıkmasına sebep olmasından endişe edilmesi
halindedir. Bunun içindir ki İbn-i Dakîk el-Îyd, Nevevî ve
Hâfız İbn-i Hacer gibi âlimler, insan uyumadan önce lamba veya
kandilin düşmeyeceğinden emin olursa, kandili yanar halde
bırakıp uyumasında herhangi bir sakınca yoktur,
demişlerdir. Bkz: (“Fethu’l-Bârî”; c: 11, s: 89)

Şöyle denilebilir:

Geceleyin cadde ve sokakların
aydınlatılması, suç işlenmesini ve kötülüklerin
yapılmasını azaltmaktadır. Bu gözle görülen ve
bilinen bir durumdur.

Dördüncüsü:

Her insanın, akraba ve komşularının
kendisi hakkında ne dediklerine aldırış etmeden elektrik ve
suyu iktisatlı kullanması, israf etmeden, ihtiyaç duyduğu
kadarıyla yetinmesi gerekir. Çünkü Kur’an ve sünnetten gelen
deliller, israfı, malı saçıp savurmayı ve malı yok
etmeyi yasaklamaktadır. Pek çok insanın, gerekmediği halde evin
bütün odalarını aydınlattıkları veya klimaları
veyahut da termosifonları müsrif bir şekilde
çalıştırdıkları görülmektedir.

Allah Teâlâ’dan, bizi
ve sizi başarıya ve doğru yola iletmesini dileriz.

Allah Teâlâ en iyi bilendir.

Kaynak

İslam Soru-Cevap Sitesi

at email

e-posta hizmetine katılım

Yeni bilgiler ve güncellemelerden haberdar olmak için e-posta hizmetimize katılmanızdan dolayı memnuniyet duyarız

phone

İslam Soru & Cevap Uygulaması

İçeriğe daha hızlı erişim ve internet olmadan gezinme yeteneği

download iosdownload android
at email

e-posta hizmetine katılım

Yeni bilgiler ve güncellemelerden haberdar olmak için e-posta hizmetimize katılmanızdan dolayı memnuniyet duyarız

phone

İslam Soru & Cevap Uygulaması

İçeriğe daha hızlı erişim ve internet olmadan gezinme yeteneği

download iosdownload android