İndir
0 / 0
1527629/07/2008

Annesi kâfir olan biri

Soru: 118250

Annesi kâfir olan biri, annes kendisinin sakalından ve hanımının peçesinden nefret etmektedir. Oğlu üzerinde mutlak tasarruf sahibi olmayı istemektedir. Kocamın annesi de kâfirdir. Kâfir bir ülkede yaşamaktadır. Ben peçeliyim ve kocam da sakallıdır. Bir buçuk yaşında bir çocuğumuz da var. Bu mütedeyyinliğe razı olmuyor ve peçeyi bırakmamı da istiyor ancak buna uymuyorum. Onun resimlerini çekmemize müsaade etmemizi istiyor. Arkadaşları görsün diye bensiz götürmek de istiyor. Aynı zamanda benimle birlikte insanların arasına çıkmayı reddediyor. Arkadaşlarıyla birlikte evime gelmelerini istedim. Razı olmadı. Ancak onunla tek başına çıkmayı istiyor. Ben buna rıza göstermedim. Buna şimdilik müsaade etmiyorum. Ona zarar verebilir. Ben de onunla çıkmasına hala inat etmesini anlayamıyorum. Beni, kocamı ve oğlumu görmek istiyor. Ne yapmalıyım? Ancak ben onunla çoğu zaman iyi olmayan bir üslupla konuşuyorum. Ben bu yaptığımın dinden olmadığını biliyorum. Bu durumlarda onunla nasıl davranmam gerektiğini bilmek istiyorum?

Allah'a hamdolsun ve peygamberine ve ailesine salat ve selam olsun.

Bütün övgüler Allah’adır

Birincisi:

Bilmelisin ki İslam, savaşmayan kâfirlerle dahi güzel
ahlaklı olmayı ve iyi muamele yapmayı emreder. Bu asla dininden
taviz vereceksin anlamına gelmez. Allah’ın bize yapmamızı
emrettiği şer’i görevlerde aşırı olmamız
veya Allah’ın yapmamızı yasakladığı
haramları yapmamız anlamına gelmez. İster bu en yakın
akraba olsun veya en uzaktaki kimseler olsun fark etmez.

Kocanın annesi ile ahlakını güzelleştirmelisin,
onunla olan ilişkini en iyiye dönüştürmelisin. Bu ikisi de
İslam’ın sevdiği durumlardır. Bunu yaparsan ecrini
alırsın. Özellikle de onun İslam’a girmesini hesaba
katarsan bu da güzel olur.

Aynı zamanda: oğlun ile ilgilenmelisin, onu İslam’ın
doğru eğitimi ile eğitmelisin. Bunda aşırı da gitmemelisin.
Eğer kocanın annesi mubah olan oyun ve gezinmek gibi bir şey
isterse onunla ters düşme. Onun üzerine titremesinde bir beis yoktur.
Ancak oğlunun onunla olan davranışlarını takip et ve
dikkat et. Eğer senin önemsediğin ve eğitim için bir durumu
yapmana karşı gelirse -mesela haram müziği dinletmek gibi- bunu
yapmasına müsaade etme. Bu olmaz çünkü o kâfirdir. Bu hüküm o müslüman
olsa bile geçerlidir. Küçük yaşta olması hasebiyle bu konuda ipleri
elinizde tutmadığınızı görmekteyiz. Ancak bir
buçuk yaşındaki bir çocuğun ondan ahlak, dini durumlar ve
adetler edinmesi için çok erken bir yaştır. Özellikle de o
çocukla uzun bir süre tek başına kalamayacaktır. Oysa sadece
onunla çıkmaktadır. Belirli vakitleri onunla geçmektedir. Bütün
bunlar bize göre küçük yaşta ki oğluna olumsuz yönde
etkilemesi için yeterli değildir. İster kastı bu yönde olsa
bile fark etmez.

Belki de onun ona bağlanması hidayetine sebep olabilir. Onda
bulunan aldatmayı terk etmeye sebep olabilir. İkinizden
hırslı olmak istenen bir durumdur. Ancak vesvese
olmamalıdır. Sık-boğaz olmamalıdır. Eğer
onun ona güçlü bir bağ ile bağlandığını
görüyorsanız onun sağlığı ve selameti içindir.
Senin ve kocanın önemsemesinden daha çok önemsediği
içindir.

İkincisi:

Peçene ve kocanın sakalına olan nefreti hususuna gelince:
kâfirlerden bu hayret edilecek bir durum değildir. Biz bunu İslam’a
mensup olan bazı kişilerde de rastlıyoruz. Bunun kafir birinden
görülmesi hayretimiz değildir. İkiniz istikamet ve dine bağlılık
yolunda devam edin. Allah’a isyan etmek adına onun hoşnutluğuna
kulak asmayın. Aynı zamanda: sen ve kocan onu İslam’a davet
etmeye gayret edin. Sevdirmek adına ona hediye alın, hizmetinde kusur
etmeyin, ona harcayın. Onun oğlunuza olan sevgisini kullanarak
İslam’ını ilan edinceye kadar gayenize devam edin. Bu Allah’a
zor değildir.

Üçüncüsü:

Kocana düşen annesine ihsanda ve iyilikte bulunmaktır:
Aranızda ki farktan dolayı senin için böylesi gerekmez. O
annesidir. Onun ona ihsanda bulunma hakkı vardır. Kâfir dahi olsa,
kendisini kâfir olmak gibi isyana çağırsa bile marufla ona
yaklaşmalıdır. Allah’ın dinine karşı gelen bir
duruma itaat etmez. Ona ağır sözler konuşmaz. Muamelede
katı davranmaz.

Daimi Âlimler Konseyi şunu belirtir:

Babadan oğluna kötülüğü takdir etmek: çocuğun buna
karşı kötü muamele yapması caiz olmaz. Bilakis bunu
iyilikle karşılar. Allah’ın şu emrine binaen: “İyilikle kötülük bir olmaz, Sen (sana
yapılan kötülüğü hilminle ve affınla) en güzel bir şekilde
önle. O vakit seninle aranda düşmanlık bulunan kimse, sanki
candan bir akraban olur.” (Fussilet, 34) anne-baba ihsanda bulunmaya
diğerlerinden daha layıktır. Allah şöyle
buyurmaktadır: “Anne-babana ihsanda bulun..” (el-İsrâ, 23)

-Anne-babaya isyanı emretmediği
sürece iyilikte itaat edilmesi çocukları için farzdır. Eğer bir
isyanı emrederse: (Yaratana isyanda yaratılan için itaat yoktur.)
Allah şunu buyurmaktadır: ““İnsana,
ana-babasına iyi davranmasını tavsiye eden Biz’iz. Eğer
onlar, seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne)
bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Dönüşünüz
ancak Bana’dır. O vakit size yapmış olduklarınızı
haber verecek Ben’im.” (el-Ankebut, 8) ayette:  “Eğer onlar seni, hakkında bilgin olmayan bir
şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa,
onlara itaat etme. Onlarla dünyada (seninle Rabb’in aranda günah olmayan ve
sana sorumluluk getirmeyen durumlarda onlara itaat ederek) iyi geçin. -Bana
(şirkinden tevbe edip İslam’a) yönelenlerin yoluna uy.- Sonunda
dönüşünüz ancak Bana’dır. O vakit size, yapmış
olduklarınızı haber veririm.” (Lokman, 15) peygamber sallallahu
aleyhi ve selemden sabit olan bir hadiste: (Yaratana isyanda
yaratılan için itaat yoktur.) İmam Ahmed rivayet etmiştir.

 Eğer anne-baba çocuğuna açılma, alkol alma, Yahudi
ve hristiyan gibi kafirlere benzeme, Allah’a ortak koşma ve benzeri
durumlar gibi günah içeren bir işi yapmasını emrederse veya
anne-baba çocuğunun farz olan beş vakit namazı kılmayı
terk etmesini veya mescidlerde diğer çocuklarla kılmasına
karşı gelirse yada Allah’ın kulları için farz
kıldığı durumlardan sakındırırsa: bu durumda
çocuğun o ikisinin emrine uymamasında bir günah olmaz. Bunun
ötesinde çocuğun anne-babası için iyilik ve ihsanla ilişki
hakkı kalır. Ancak bir isyana itaat etmek veya bir farzı terk
etmek olmadan bunu yapar.

Şeyh Abdulaziz bib Baz, Şeyh Abdulaziz Ale Şeyh,
Şeyh Abdullah bin Ğudeyyan, Şeyh Salih el-Fevzan, Şeyh
Bekir Ebu Zeyd.

Fetava Daimi Konseyi (131-135/25) özetle.

Bu konuda fazla fayda için (103977) , (27105), (5053) ve (6401) nolu soruların
cevabına bakmanızı ikinizden ricâ ediyorum.

Allah en iyi bilendir.

Kaynak

İslam Soru-Cevap Sitesi

at email

e-posta hizmetine katılım

Yeni bilgiler ve güncellemelerden haberdar olmak için e-posta hizmetimize katılmanızdan dolayı memnuniyet duyarız

phone

İslam Soru & Cevap Uygulaması

İçeriğe daha hızlı erişim ve internet olmadan gezinme yeteneği

download iosdownload android